Sendika.org |
Suriye’de savaşın Esad’dan yana değişmesi, cihatçı
çeteleri Türkiye’ye doğru çekilmeye zorlayacaktır. Bu da kendi
silahlandırdığın çetelerin namlularını AKP’ye çevirmesiyle sonlanabilir.
Nitekim, IŞİD AKP’ye “biat et” çağrısında bulundu
Ortadoğu, gelişen son süreçlerle birlikte “çok bilinmeyenli bir denklem” halini alıyor. Çok bilinmeyenli denklemler, genellikle içinden bir bilinmeyenin temel alınıp, yalnızlaştırılmasıyla çözülür. Geri kalan “bilinmeyenler” yok sayılarak… Bugün, Ortadoğu denklemindeki “bilinmeyenler” (sorun çıkaranlar) de bu şekilde yavaş yavaş etkisiz hale getirilmektedir. Burada temel alınan “bilinmeyen”, bölgede stratejik bir öneme sahip olan Suriye oluyor. Türkiye ve onun vasat dış politikası ise, bu denklemin etkisiz hale getirilmek istenen “bilinmeyenlerinden” bir tanesi… Suriye’de yanarsan Ortadoğu’da kül olursun AKP’nin “bölgesel liderlikten- değerli yalnızlığa” doğru giden süreci, Suriye’de bütünlüklü olarak kaybeden bir politika izlemiş olmasındandır. Ortadoğu’nun merkezcil kuvveti şimdi Suriye ve orada kaybeden tüm bölgede de kaybetmeye yazgılı. Yakın zamana kadar ABD ile birlikte Suriye’ye saldırma planları yapıp, savaş naraları atan, oradaki cihatçı çeteleri (El Kaide- İŞİD/ El Nusra…) destekleyen, bunlara silah ve mühimmat yardımı yapan AKP iktidarının, Suriye politikasında bugün geldiği konuma bir bakalım. Obama Suriye’ye müdahale etme planlarında Erdoğan’ı yalnız bırakıverince başlayan gerilimler, yeni durumu kabullenemeyen Erdoğan’ın Suriye’de cihatçı çeteleri “birer tehdit unsuru” haline gelinceye kadar desteklemesiyle zirveye çıktı. Dış politikada gösterdikleri başarısızlıklara içerdeki politik (Gezi Direnişi, Kürt sorunu…) kargaşa da eklenince, ABD ile ilişkiler oldukça gerilimli bir zemine sürüklendi. Sonrasında olanlar belli, gelsin “yolsuzluk tapeleri” gitsin “Suriye tapeleri”… Suriye’ye emperyalist işgal için gerekçe gösterdikleri her şeyin altından kendi parmaklarının çıkmış olması, (türbeye saldırma, kimyasal silah kullanma…), şimdi El- Kaide tarafından yapıldığı açığa çıkan Reyhanlı saldırısı için de bir “acaba” uyandırmıyor mu hepimizin kafasında? ABD ne kadar yalanlamış olsa da; sarin gazıyla toplu katliam iddialarının, yolsuzluk ve eski Suriye tapelerinin bir devamı olduğu açık ve nettir. Üstelik dozun sürekli arttığı bir sistematik halinde geliyor tapeler. Tüm bunların açığa çıkmasının nedeni; ABD’nin Rusya-Çin dengesi nedeniyle tutum değiştirmesi ve uyum sağlayamayan AKP iktidarının ABD’nin Ortadoğu politikalarını tehlikeye atan Suriye merkezli hatalarıdır. Ortadoğu da “değerli yalnızlık” Eğer siz ABD’nin açtığı alanda bir “taşeron” olarak “bölge lideri” olmak istiyorsanız, bağımsız oyun alanınız sınırlı ve genel yönelimleriniz/stratejiniz ABD’ye bağımlıdır. Pozisyon değiştiren Obama’ya parmak sallayarak eski “kırmızı çizgilerini” hatırlatıp, sonra da oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi küsmekle hiçbir yere gidemezsiniz. Üstelik, önce “değerli yalnızlıkla” terbiye edilirsiniz, süreci “yanlış” okumaya devam ederseniz, daha da karanlık bir tünelin içine sürüklenirsiniz. Emperyalist güç dengelerinin kendine ait buz gibi rasyonelleri var. Liderlik, asgarisinde bile yüksek kalite talep eden, politik bir esnekliğe-kurnazlığa ve güç dengelerini doğru okuma yeteneğine sahip olmayı gerektirir. Üstelik, küresel güçlerin taşeronluğunu yapıyorsan, bu daha da elzemdir. AKP liderliği ise, “sıfır sorun” politikasını “sınırsız sorun” politikasına çevirerek bölgedeki ilişkilerden izole olmaya doğru gidiyor. Ortadoğu’daki stratejik ilişkilerini, en yakın müttefiklerinin çoğunu kaybetmiş durumda. Şimdilerde; ABD ile ilişkileri bahar havasında olan İran, bölgede liderlik peşinde ve Türkiye’yi Suriye sorununda etkisizleştirmek istiyor. Eski müttefikleri, Suudiler ve Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn, AKP hükümetinin desteklediği “İhvan’ı” Ortadoğu’dan silme derdinde. Mısır’da destekleyip “akıl hocalığını” yaptığı Mursi’nin durumu belli… Mısır’daki idamlara ses çıkaramamasının nedeni; benzerliklerin uyandırdığı bir korku olabilir mi? Suriye’de savaşın Esad’dan yana değişmesi, cihatçı çeteleri Türkiye’ye doğru çekilmeye zorlayacaktır. Bu da kendi silahlandırdığın çetelerin namlularını AKP’ye çevirmesiyle sonlanabilir. Nitekim, IŞİD AKP’ye “biat et” çağrısında bulundu. Anlayacağınız; AKP için Suriye meselesi elinde patlayan bir bombaya dönüşmek üzere… Bir yandan iç politikada artan kriz, halkın yarısından çoğunun seçimlerle birlikte kemikleşen öfkesi, derinleşen küresel krizin Türkiye ekonomisinde açtığı yaralar… Öte yandan çökmek üzere olan Davutoğlu merkezli dış politikalar, Hakan Fidan merkezli Milli İstihbarat Teşkilatı’nın gizliliği ve ciddiyetinin içinde bulunduğu gülünç durum… Balkonlardan atılan zafer naralarının arka planında nasıl bir panik hali yaşandığı bu tabloyla açığa çıkıyor. Demek ki neymiş; zafer, sandık sonuçlarına sıkıştırılacak kadar küçük değilmiş. |