Wednesday, June 4, 2014

ABD’nin ‘değişen Suriye tutumu’nun yönü

Alptekin DURSUNOĞLU
ABD’nin ‘değişen Suriye tutumu’nun yönü
2012’de Şam yönetiminin devrilmesi vekalet savaşında “haftalar en kötü ihtimalle aylar” içerisinde gerçekleşebilecek kadar yakın bir hedef olarak gözüküyordu; ancak şu an sahadaki vekilleri bir araya getirmek bile artık öngörülebilir bir hedef değil.

Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Suriye’de “ılımlı” diye nitelediği silahlı gruplara eğitim vereceklerini açıklaması, Washington’un Suriye’ye dair tutumunu değiştirmeye başladığı şeklinde yorumlandı.[1]
Suudi el-Arab gazetesine göre Kerry’nin bu açıklamasıyla ABD Başkanı Barack Obama’nın 28 Mayıs’ta Suriye’deki ‘ılımlı’ diye nitelediği muhaliflerin güçlendirilmesi gerektiğini söylemesi, “ABD’nin muhalifler lehine tutum değiştirmeye başlaması” anlamına geliyor.
Bu iki açıklamadan ABD’nin “Suriye politikasını muhalifler lehine değiştirmeye başladığı” sonucunun çıkarılması şaşırtıcı bulunabilir.
Çünkü henüz Dera dışında hiçbir yerde gösterinin yapılmadığı ve örgütlü bir muhalefetin de bulunmadığı bir dönemde, Suriye’de muhaliflerden yana olduğunu açıkça ilan eden ilk ülke Amerika olmuştu.
Dönemin ABD Savunma Bakanı Robert Gates, 25 Mart 2011’de, yani Dera’da gösterilerin başlamasından bir hafta sonra, Suriye’nin Mısır modelini uygulamasını ve cumhurbaşkanının görevi bırakmasını istemişti.[2]
Şimdilerde ‘Dostlar Grubu’ adını kullanan ülkeler topluluğu arasında o dönemde henüz Suriye konusunda bir koordinasyon yoktu ve Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar henüz Şam’ın aleyhine dönmüş değildi.
Örneğin dönemin Katar Başbakanı Hamad bin Casim, 3 Nisan 2011’de Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'le görüşmüş, “Suriye'de istikrarı ve güvenliği sarsma girişimine karşı Katar'ın Suriye'nin yanında olduğunu belirtmişti.[3]
Benzer bir tutum Suudi Arabistan için de geçerliydi. Suudi Arabistan Kralı Abdullah 29 Mart’ta Cumhurbaşkanı Esed'le yaptığı telefon görüşmesinde, “Suriye'yi hedef alan komplolara karşı Suriye'nin yanında olduğu”[4] mesajını iletmişti.
Şam da Körfez’den verilen bu desteği karşılıksız bırakmıyordu. O günlerde Suriye yönetimi, Bahreyn konusunda müttefiki İran'ın karşısında ve Suudilerin yanında yer alıyor ve gösterileri bastırmak için Bahreyn’e giren Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez Savunma Kalkanı adlı askeri gücü meşru savunma gücü olarak görüyordu.[5]
Arap Baharı ve bölgesel liderlikler
Amerika’nın ‘Arap Baharı’ sürecinde attığı adımlar, süreci bir lider değil; liderlik rolünü bölgesel müttefikleriyle paylaşan bir koordinatör olarak yönetmek istediğini ortaya koydu.
Örneğin, Bahreyn’de ‘devrimi şiddetle bastıran’, Yemen’de ise ‘devrimi uzlaşmayla gerçekleştiren’ Suudilerin; Tunus, Mısır ve Libya’da Katar’ın liderlik rolünü destekledi.
Suriye’de ise bölgesel liderlik rolü dönemsel olarak farklı şekillerde paylaştırıldı.
1- Türkiye’nin liderlik rolü: Krizin başladığı 18 Mart’tan 9 Ağustos 2011’e kadar olan bu süreçte, Suriye ile ortak bakanlar kurulu toplantıları yapacak kadar yakın olan Ankara’dan Şam’ı ‘yumuşak devrime’ ikna etmesi beklendi.
Ankara’nın Şam’a ‘reform’ adıyla sunduğu öneri, birinci aşamada Arap ve Batılı müttefikleriyle örgütlediği muhaliflerin iktidara ortak edilmesini, ikinci aşamada ise iktidara taşınmasını öngörüyordu.
Davutoğlu’ndan haber bekleyen ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın 9 Ağustos’ta Şam’ın ret cevabı verdiğini öğrendikten sonra 18 Ağustos’ta Beşşar Esed’e çekilme çağrısı yapması, Türkiye’nin liderlik rolünün sona erdiğinin ilanı oldu.
2- Katar’ın liderlik rolü: Türkiye’nin Şam’ı ‘yumuşak devrime’ ikna edememesi üzerine liderlik rolünü Katar üstlendi. Ancak Arap Birliği’ne başkanlık eden Katar’ın ‘Yemen modeli’ne dayalı devrim önerisi, Şam tarafından reddedildi, BM’deki Rusya ve Çin vetoları da ‘Libya modeline’ izin vermedi.
3-Kolektif liderlik: Türkiye ile Katar başkanlığındaki Arap Birliği’nin başarısızlığı ve uluslar arası meşruiyeti olan bir müdahale kararının çıkarılamaması, vekalet savaşına dayalı bir devrim modelinin gündeme gelmesine neden oldu.
Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy’nin önerisiyle kurulan ‘Dostlar Grubu’ ABD Batılı müttefiklerini belirleyici kılmakla birlikte aşağıdaki iş bölümü ile vekalet savaşına liderlik etti.
ABD:Genel koordinatör ve Rusya ile müzakere masasındaki Dostlar Grubu temsilcisi.
İngiltere ve Fransa:Vekalet savaşının siyasi ve diplomatik taarruzundan sorumlu aktörleri.
Suudi Arabistan ve Katar:Vekalet savaşının finansmanından ve muhalif grupların koordinasyonundan sorumlu liderleri.
Türkiye:Kaynak ve lojistik ikmalinde kullanılan saha.
ABD’nin Suriye politikasındaki değişimin niteliği
Amerika’nın krizin en başından beri, belirleyici rolü bu kadar açıkken, Obama ve Kerry’nin son açıklamaları, Washington’un siyasi düzeyde Suriye politikasında değişikliğe gittiğini göstermiyor.
Ancak askeri düzey için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil; zira Amerika, vekalet savaşı sürecinde bile Dostlar Grubu’nun diğer üyelerinin aksine muhaliflere verdiği desteği “öldürücü olmayan yardımlar” ile sınırlamıştı.
CIA, 2012 yılının başlarından beri Suriye’deki silahlı gruplara Türkiye üzerinden yapılan silah sevkiyatını koordine ediyordu.[6]
2013 yılının mart ayında İngiliz ve Amerikan basınında yer alan haberler sayesinde Amerika’nın silahlı grupları Ürdün’de eğittiği de biliniyordu.[7]
Ancak Amerika şimdi ilk defa dışişleri bakanı düzeyinde yaptığı resmi bir açıklama ile silahlı gruplara eğitim verdiklerini açıklıyor ve ‘ılımlı’ grupların desteklenmesi gerektiğini söylüyor.
Washington’dan Suriye’deki savaşa son verecek siyasi çözüm konusunda şimdilik farklı bir açıklama gelmemiş olsa da, muhaliflerin silahlandırılmasına yönelik en üst düzeyden resmi açıklamalar yapılmaya başlansa da ‘ABD’deki tutum değişikliği’, Suudi el-Arab gazetesini heyecanlandıran ‘devrim’ hedefine yönelik gibi gözükmüyor.
Çünkü silahlı gruplar arasında eylül ayından beri yaşanan iç savaşta inisiyatifin ‘ılımlı’larda değil ‘aşırı’larda olduğunun ortaya çıkması, ABD’yi de müttefiklerini de şu açılardan kaygılandırıyor.
1- Silahlı gruplar arasındaki iç savaş, Suriye ordusunun lehine gelişiyor.
2- ‘Aşırı’ grupların belirleyici olmaya başlaması sebebiyle, vekalet savaşı kontrolden çıkıyor.
3- Suriye’de savaşmakta olan binlerce Batılı ülke vatandaşının geri dönüşü güvenlik kaygıları yaratıyor.
4- Cenevre-2 görüşmeleri sürerken Dostlar Grubu istihbarat yetkililerinin Washington toplantısı kararıyla ‘ılımlı’ gruplara yaptığı nitelikli silah yardımlarının[8] sahada hiçbir radikal değişikliğe neden olmadığı ve büyük umutlar bağlanan güney cephesinden umut kalmadığı görülüyor.
5- Silahlı grupların Dostlar Grubu’nun belirlediği hedeflerde bir araya getirilebilmesi ve askeri güç dengesinin Suriye ordusu aleyhine bozulması öngörülebilir bir vadede mümkün gözükmüyor.
Suudi basını, Kerry ve Obama’nın muhaliflerin silahlandırılmasına yönelik resmi açıklamalarını, Washington’un Suriye politikasındaki değişimin işareti olarak okumakla birlikte bunun taktik bir değişim olabileceği endişesini de dile getiriyor.
Ancak resmi olarak ‘ılımlıları’ silahlandırmaktan ve eğitmekten bahseden Washington, taktik olsun veya olmasın eğer gerçekten Suriye tutumunu değiştirdiği mesajını veriyorsa Suudilerin bu mesajı doğru okuduğu son derece kuşkulu.
Çünkü 2012’de Şam yönetiminin devrilmesi vekalet savaşında “haftalar en kötü ihtimalle aylar”[9] içerisinde gerçekleşebilecek kadar yakın bir hedef olarak gözüküyordu; ancak şu an sahadaki vekilleri bir araya getirmek bile artık öngörülebilir bir hedef olmaktan çıkmış bulunuyor.
Suudi rejiminin bile Suriye’deki ‘aşırıları’ terör örgütü ilan ettiği düşünülürse Amerika ve Dostları açısından artık vekalet savaşının öngörülebilir hedefi, ‘aşırıları’ başka bir yere sirayet etmeden Suriye içerisinde ‘telef etmekten’ ibaret.
‘Ilımlılara’ yapılan resmi silah vaadinin öngördüğü tutum değişikliği bu hedefe daha uygun düşüyor.




[1]El- Arab, 31 Mayıs 2014. المتغيرات الدولية تفرض على واشنطن مراجعة موقفها من سوريا http://alarab.co.uk/?id=24079
[2]Rusya El-Yovm. 25 Mart 2011. غيتس: يتعين على سورية الاقتداء بالنموذج المصري. http://arabic.rt.com/news_all_news/news/66204/
[3]El-Arab. 3 Nisan 2011. رسالة من الأمير للأسد حول تطورات المنطقة. http://alarab.com.qa/details.php?docId=181692&issueNo=1203&secId=16, Thawra. 3 Nisan 2011. الرئيس الأسد يتسلم رسالة من أمير قطر يؤكد فيها دعم بلاده لسورية: الجهود الشعبية والرسمية ووعي الشـعب كفيـل بتجاوز هذه المرحلة. http://thawra.alwehda.gov.sy/_archive.asp?FileName=88209365520110403010334, SANA Arapça. 3 nisan 2011. http://www.sana.sy/ara/2/2011/04/03/pr-339675.htm, SNS. 2 Nisan 2011. رسالة للرئيس الأسد من أمير قطر يؤكد فيها دعم بلاده للجهود المبذولة لإفشال محاولات زعزعة أمن سورية. http://sns.sy/sns/?path=news/read/31255, El Cezire. 3 Nisan 2011. الأسد تسلم رسالة من أمير قطر. http://www.aljazeera.net/news/pages/a644a5f6-6974-42e1-ba54-ae0bb99adadc
[4]SANA Arapça. 29 Mart. 2011. الرئيس الأسد يتلقى اتصالاً من خادم الحرمين الشريفين يؤكد فيه دعم المملكة لسورية في وجه ما يستهدفها. http://sana.sy/ara/338914.htm, SNS. http://sns.sy/sns/?path=news/read/30897
[5]Rusya el-Yovm. 17 Mart 2011. المعلم يسلم القيادة الايرانية رسالة من الاسد تتعلق بالوضع في المنطقة والبحرين. http://arabic.rt.com/news_all_news/news/65695/
[6]C. J. Chivers, Eric Schimitt, New York Times, 24 Mart 2013. Arms Airlift to Syria Rebels Expands, With Aid From C.I.A. Syria Rebels Expands, With Aid From C.I.A. http://www.nytimes.com/2013/03/25/world/middleeast/arms-airlift-to-syrian-rebels-expands-with-cia-aid.html?smid=tw-share&_r=3&
[7]YDH. 1 Mart 2013. ABD, Suriye’deki militanları Ürdün’de eğitiyor http://www.ydh.com.tr/HD11558_abd-suriyedeki-militanlari-urdunde-egitiyor-.html
[8]YDH. 30 Nisan 2014. Suriyeli militanlara Türkiye ve Ürdün üzerinden TOW füzesi http://www.ydh.com.tr/HD12797_suriyeli-militanlara-turkiye-ve-urdun-uzerinden-tow-fuzesi.html
[9]YDH. 5 Mayıs 2014. “Beyrut, Şam Tahran ve Kiev Batı için ortak cephe” http://www.ydh.com.tr/HD12807_beyrut-sam-tahran-ve-kiev-bati-icin-ortak-cephe.html