Barry Grey ve David North Nükleer bir savaşın eşiğinde miyiz? Bu soru, herkesin merak ettiği bir sorudur. Ukrayna’da meydana gelen Amerika Birleşik Devletleri (ABD) destekli darbe, Ekim 1962 Küba füze krizinden bu yana en tehlikeli boyutları olan uluslararası krize neden oldu. ABD ve Avrupa resmi makamları, Ukraynalı faşist milislerin darbe yapmaları marifetiyle yönetimi devre aldığı Ukrayna’da Rusya karşıtı bir rejimin iktidara getirilmesine cevaben askeri birliklerinin Kırım’a gönderilmesinden dolayı Rusya’yı kınadılar. Obama yönetimi Moskova ile çatışmayı tırmandırmaya kararlı olduğu anlaşılıyor. ABD yönetimi Rusya’ya ait bütün askeri güçlerin Kırım’dan çekilmesini ve Kremlin’in, Kiev’de iktidara getirilen NATO -ABD yeni kukla rejimini kabul etmesini bekiyor. ABD, Rusya’nın tamamen tecrit edilmesine yönelik yaptırımların uygulamaya konulması çağrısında bulunuyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Salı günü Kiev’de düzenlediği bir basın toplantısı sırasında Amerika’nın “Rusya’yı politik, diplomatik ve ekonomik olarak tecrit edilmesi” yollarını aradığını ifade ederek Rusya’ya tehdit etti. Dışişleri Bakanının bu açıklaması sertlik yanlısı bir tehdit olarak ABD üst düzey yönetim kademelerinde bulunan politikacılar nezdinde yankılandı. Senatör John McCain Senato koridorlarında 2008 yılında Rusya ile Gürcistan arasında yaşanan savaşta ABD’nin, Rusya’ya müdahale etmediğinden dolayı üzüntülerini dile getirerek Rusya karşıtı yüksek perdede bir konuşma yaptı. McCain, Viladimir Putin’e “eski Rusya, Sovyet laf salatası” yapmakla meşgul olduğu suçlamasını getirdi ve “Moldova ile Gürcistan’ın en kısa zamanda NATO’ya” dâhil edilmesi imkânının araştırılması çağrısında bulundu. Obama yönetimi, Ukrayna’da gerçekleşen darbe karşısında Rusya’nın verdiği cevap konusunda korku salma ve toplumsal şok uygulama yoluna gidiyor. Önemli bir politika değil ancak, hilekâr ve utanmazca bir davranış. NATO-ABD kontrolünde, Rusya karşıtı kukla bir iktidarın Kiev’de kurulmasının dayatılması Putin yönetimi ve Rusya askeri makamlarınca Doğu Avrupa jeo-stratejik şartlarında büyük bir değişiklik olarak kabul edileceği ve Rusya’ya karşı varoluşsal bir tehdit olarak algılanacağı çok iyi bilinmektedir. Beyaz Saray, Pentagon ve CIA’nın Putin yönetiminin Kiev’deki darbeye cevap verebileceği ihtimalini önceden görmedikleri şeklinde yorum yapılabilir. Ancak, Washington’un, çok az bir ihtimal olsa da, Rusya’nın bölgede güvenliği sağlamak üzere, 1954 yılına kadar Rusya’nın bir parçası olup, Rusya’nın Karadeniz donanmasının demir attığı ve Akdeniz’e açılabilmenin tek çıkış noktası Kırım’a askeri güç gönderebileceği öngörüsünde bulunmadığı iddiasında bulunabilecek bir kimse var mı? Ya da, yabancı düşmanlığı duygularına sahip milliyetçilerin çok etkili olduğu Ukrayna’nın NATO güçleri ileri karakolu haline dönüştürülmüşken, Rusya sınırı yakınlarında füzelerle silahlandırılmış kişiler bulunurken, Ukrayna’da aşırı sağ kanat bir hükümet kurulurken, Rusya’nın da diğer yanağını çevirmeyeceğini Washington’un iyi bilmediğini söyleyebilecek birisi var mı? Rusya’ya karşı mevcut politik dürtüsünün gerçek nedenleri Ukrayna’nın “uluslararası güvenliğiyle” veya uluslararası hukuk kurallarının kutsallığıyla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. ABD’nin Ortadoğu, Doğu Avrupa ve Asya coğrafyaları üzerinde kontrol alanında yaygınlık kazanılmasında son yıllarda daha da büyüme olması ABD-Rusya arasındaki gerginliğin artmasına neden oldu. Moskova sınırlı oranda tepki gösterdi. Rusya’nın Suriye’de Esad rejimine destek vermesi sonucunda ABD’nin geçen Eylül ayında, geçici de olsa, geri çekilmesine yol açtı ve ABD’nin Suriye’ye doğrudan müdahale planlarının askıya alınmasına neden oldu. Amerikan yönetici sınıf mensupları emperyalist operasyonlarına müdahale edilmesine tahammül edemezlerdi. ABD kendi egemenlik çıkarları gereği, Rusya’nın daha küçük ve sindirilmesi kolay parçalar haline getirilmesi operasyonları da dâhil, Dünyanın yeniden yapılandırılması planları yaptılar. ABD dış politikasının yalnızca dış politika hedefleri olmaz, aynı zamanda, iç politikada baskı uygulama icraatları olur. Amerika’nın sosyal ve siyasal yapısı çok kırılgan bir haldedir. Bu sosyal yapı aynı zamanda, yönetici sınıfın halkın dikkatlerini başka yerlere çekmek ve yönünü şaşırtmak üzere sonu gelmez askeri müdahale ve savaşların çıkarılmasına ihtiyaç duyulduğu patlamaya hazır çelişkiler doludur. ABD iktidar seçkin tabakası, beş yıldan fazla süren ağır ekonomik krizden sonra, ülkede kol gezen yaygın toplumsal huzursuzluk ve hoşnutsuzluğun farkındadır. Yaygın halk katmanları bu sosyal durumun ve toplumsal bünyede sendeleme olmasına yol açan şaşırtıcı düzeydeki sosyal eşitsizliğin gayet tabi bilincindeler. Sonu gelmez savaşlar serisi ülke içerisinde sosyal baskıların uluslararası plana taşınmasıyla bir rahatlama sağlama amacını taşıyor. Kontrolden çıkmış emperyalist tutkuların etkileşim toksinleri ve ülke içerisinde toplumsal huzursuzluğun baş gösterme kaygısı ABD iktidar seçkin sınıfının nükleer savaş hazırlığı sürecine girdiği sosyal durumun ortaya çıkmasına neden oldu. Obama yönetiminin acil eylem planları ne olursa olsun, ABD emperyalizmi dinamiklerinin kendine has bir mantığı vardır. ABD Ukrayna’da, ister bir plan doğrultusunda olsan, ister tam tersi şartlar söz konusu olsun, soğuk savaş şartları zemininde sayısız eylemlerin kontrol dışına çıkabileceği olaylar zincirini tetikleyen bir durumun yaşanmasına yol açtı. Yaratılan bu özel krize çözüm yolu bulunsa bile, başka bir krizin çıkması uzun zaman almayacak. Bu krizlerden birisi, er ya da geç, nükleer felaketlerden birisinin patlak vermesine yol açacak. Çalışan kesimlerin öfkesi, gençlik veya savaş karşıtı olan bütün toplumsal katmanların haykırışı bir yerlerde duyulması gerekiyor. 21.yüzyılda yaşanan mevcut dünya şartlarına derinlemesine kök salmış 20.yüzyıl tarihinden aldığımız dersler, uluslararası toplumcu bir program temeline dayalı, uluslararası işçi sınıfının birleşik eylemleri sonucunda ancak savaşa dur denilebileceğini göstermektedir. Kaynak: http://www.wsws.org/en/articles/2014/03/05/pers-m05.html Çeviren: Nizamettin Karabenk. |