Fehim Tastekin
Rusya'nın Esad
rejimine S-300 füzesi verme planı ve ABD'nin muhaliflere silah gönderme
seçeneği 2 ülkeyi Cenevre Mutabakatı'nda tekrar buluşturdu. Ama Suriye'de oyun
bitmedi.
Özgür Suriye
Ordusu milisleri Deyr el Zor da bir atölyede silahlarını tamir ederken poz
verdi.
ABD ve Rusya,
Suriye’de ne yapmaya çalışıyor? İki küresel güç bir yandan krizin
askerileşmesine yönelik manevralara girişirken diğer yandan Esad rejimi ile
muhalifleri uluslararası konferansta buluşturmak üzere anlaşıyor. İşin esprisi
şu: Gücün dili diplomasinin diline güç veriyor. ABD de, Rusya da kafalarındaki
‘siyasi çözümü’ zorlamak için masaya oturmadan önceki son darbenin belirleyici
olduğunu biliyor.
ABD muhaliflere
doğrudan silah temin etme seçeneğini dillendirince Rusya da geçen hafta Moskova
ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı John Kerry ile Suriye’ye S-300 füze sistemi
göndereceği bilgisini paylaştı. Güya ABD, Esad güçlerince kimyasal silah
kullanıldığı iddiasıyla Rusya’yı geri adıma zorlayacaktı ama BM Bağımsız Suriye
Soruşturma Komisyonu’nun ‘Doğrucu Davut’u Carla Del Ponte afallamış halde
“Suriye’de ilk bulgulara göre kimyasal silahı muhalifler kullandı” diyerek
oyunu bozdu. Sonuçta Washington,
Rusya’nın dediğine gelip dümeni yeniden Cenevre Mutabakatı’na kırdı. Bölge
liderleriyle görüşmeye hazırlanan Barack Obama’nın hazirana, Suriye
politikasında dramatik bir değişiklik yaparak gireceğini uman müdahaleci taraf
biraz hayal kırıklığına uğradı.
Kim kimi temsil
edecek?
30 Haziran’da
Cenevre’de kabul
edilen ve ‘siyasi geçiş hükümeti’ kurulmasını içeren anlaşmayla ilgili ilerleme
sağlanamamasının nedeni Esad’ın kaderine dair hanenin boş bırakılmasıydı. ABD
anlaşmayı ‘Esad’a gidiş bileti’ sayarken Rusya “Esad’ın görevi bırakması şart
değil” diyordu. Şimdi ABD mini bir çarkla Esad’ın gidişini ‘önkoşul değil
sürecin bir neticesi’ olarak görüyor. Rusya da ufak bir ayarla “Kişilerin değil
Suriye halkının kaderiyle ilgileniyoruz” havasında. “Esad geçiş hükümetinin bir
unsuru olmayacak” diyen Kerry’deki bulanıklığı Türk vecizesine havale edelim:
“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.”
ABD ile Rusya’yı
birbirine yakınlaştıran yeni süreçte her şey yolunda mı, hayır. Yeni kriz
konferansta taraftarı kimin temsil edeceği noktasında düğümleniyor. Rusya,
ABD’nin tanıdığı Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK)
dışında silahla rejim değiştirme stratejisini reddeden muhaliflerin de
katılmasını istiyor. İkinci sorun tarafların nasıl ikna edileceği noktasında
düğümleniyor.
Muhalifler de ikna
edilmeli
Suriye’nin ilk
tepkisi olumlu ama koşullar netleşince ipe un serebilir. Sadece Şam’ın değil
muhaliflerin de ikna edilmesi gerekiyor. SMDK “Önce Esad gitmeli” şartında
ısrarcı. Esad’ın gitmesini de kâfi görmeyen Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ise daha
keskin ama aynı zamanda ihtiyatlı: “Rejimin adamlarının olduğu masada biz
olmayabiliriz.” SMDK başkanlığını bölge ülkelerinin Suriyelilerin iradesini
hiçe sayan müdahaleleri ve geçici başbakan seçimi yüzünden bırakan Muaz el
Hatib ise El Cezire’ye Esad’la müzakereye açık olduğunu söyledi. Sadece
muhalefet değil bölgesel destekçilerinin de barış masasına ikna edilmesi
gerekiyor. Belli ki Esad’ın ikna edilmesi konusunda Obama, Rusya’nın nüfuzuna güveniyor.
Fakat Rus etkisinin yüzde 100 garantisi yok. Burada Kommersant yazarı Sergey
Strokan’ın şu uyarısı kaydadeğer: “Moskova’nın Suriye rejimi üzerindeki etkisi
oldukça sınırlı.”
Potansiyel
sorunlar
Sahada üstün
gelmeye başlayan, son olarak muhalifleri Kusayr’da kuşatan ve Dera-Şam yolunu
ulaşıma açan ordu güven tazelemişken Esad’ın vereceği taviz sadece muhalefetin
belli unsurlarını yönetime ortak etmekle sınırlı kalabilir. Bir başka handikap
ABD’nin İran’ı süreçten dışlaması. Cenevre Mutabakatı’na destek veren İran’ın
barış sürecine ortak edilmesi Şam üzerindeki baskıyı arttırabilir. Obama’nın
eninde sonunda İran’ı oyuna dahil edebileceği ihtimali de dışlanmıyor.
Bütün bu faktörler
nedeniyle çift yönlü stratejiyle yürüyen ABD’nin, siyasi çözüm üzerinde
çalışırken Esad rejimini masaya zorlayacak koşulları yaratmak için uğraşmaya
devam etmesi büyük olasılık. ABD, bir süredir Nusra gibi radikal unsurları
tecrit etme görevi verilen Selim İdris üzerinden yol almaya çalışıyor. İdris’in
silahlı unsurları kontrol edebildiğini görürse ‘İsrail’i tehdit etmeyecek’
çaptaki silahlarla ÖSO lehine dengeleri değiştirebilir. ABD’nin eski Şam
Büyükelçisi Robert Ford geçen hafta Türkiye’den Halep’e gidip askeri kanadı
yokladı. Ford’un sunacağı rapor istikameti belirleyebilir.
Erdoğan’dan
beklenen
Bu süreçte
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Obama ile Beyaz Saray randevusu da önemli. Erdoğan
muhtemel ki Reyhanlı’daki saldırıları hatırlatıp “Suriye meselesini tez elden
halledelim yoksa ateş ülkemi sarıyor” diyecek ve ‘uçuşa yasak bölge’
oluşturulmasını isteyecek. Tabii, her türlü ihtimale açık Reyhanlı olayı
tersinden de kullanılabilecek bir koz. Nitekim Rusya-Duma Dış İlişkiler
Komisyon Başkanı Aleksey Puşkov “Arkasında barış konferansını engellemek ve
askeri operasyonu öne çekmek isteyenler var” iddiasında bulundu. Washington
Post yazarı David Ignatius’a göre, Obama da ılımlı unsurlar üzerinden
kurgulanan planın yürüyebilmesi için ABD’nin terör örgütü listesine aldığı
Nusra gibi ‘cihatçı’ grupların Türkiye sınırlarından beslenmesinin önlenmesini
isteyecek. Ignatius’un yazısı ABD-Rusya uzlaşından önceydi. Haliyle Obama
siyasi çözümde kararlıysa taleplerine Türkiye’nin Cenevre sürecine destek
vermesini de ekleyecek.
Siyasi çözüm bir
ölçüde Türkiye’nin silah zoruyla rejim devirmeye kilitlenmiş politikasını
değiştirmesine bağlı. Mevcut koşullarda uçuşa yasak bölge beklentisinin
karşılık bulması da zor. ABD’li yetkililer, ‘uçuşa yasak bölge’ ya da ‘güvenli
bölge’nin tam teşekküllü bir askeri operasyonu gerektirdiğinin altını çiziyor. Pentagon’un
hesaplarına göre Suriye’nin hava savunma kapasitesi Libya’yı beşe katlıyor. Bu yüzden
Obama, son alarak Senatör Robert Menendez’in muhaliflere silah verilmesini
öngören tasarısıyla baskılansa da temkini elden bırakmıyor. Muhalifleri
silahlandırma seçeneği öne çıktığı sürece Rusya’nın da Esad’a kalkan olan
duruşunu değiştirmesi zor. Silaha karşı silah çıkmaz sokak.