Wednesday, November 21, 2012

Anti-Otoriter Yayıncılığın Türkiye’deki Serüvenine Bir Bakış




Her zaman aynı anlama gelmese de, bir “yayıncılık tarihi”, bir tür “hareket tarihi” olarak da okunabilir. Bu anlamda bu makale, özünde bunu amaçlıyor olsa da, Türkiye’deki anti-otoriter yayıncılığın tarihine ilişkin “eksiksiz” bir değerlendirme iddiası taşımıyor. Bu noktada şunu da vurgulamak gerekir ki; pek çok kişinin aklına gelebileceği gibi üst-başlıkta geçen “anti-otoriter” yerine “anarşist” sözcüğünün kullanılması tercih edilebilir(di), ancak bu tercih, ilerleyen satırlarda aktarılacak “öykü”yü tam anlamıyla betimleyecek kapsayıcılıkta ol(a)mazdı.
Kitaplar ve Yayınevleri

Özellikle 19. yüzyıl sonlarında gelişmeye başlayan Ermeni devrimci hareketi içerisinde anarşistlerin varlığı biliniyor olsa da, (bugünkü Türkiye topraklarındaki) bu harekete dair yazılı kaynaklar ne yazık ki yeterince araştırılmış değildir. Öte yandan Osmanlıca-Türkçe basılan ilk anarşist/anti-otoriter kitabın, Baha Tevfik’in (1881-1916) Felsefe-i Ferd adlı eseri olduğu bilinmektedir. 1992’de Burhan Şaylı tarafından Türkçeleştirilip Altıkırkbeş’in (sonradan 1997’de Yumuşak G Yayınları’nın) yayımladığı kitabın önsözü 7 Ocak 1914 tarihini taşımaktadır.

1935 yılında yayımlanan Peter Kropotkin’in iki kitabı, Ahmet Ağaoğlu’nun çevirdiği (1991’de Kavram Yayınları tarafından yeniden basılan) Etika ile Haydar Rifat’ın çevirdiği Anarşizm, 1960’ların sonlarına kadar yegâne anarşist çeviriler olma niteliğini korumuştur. Bunun yanında, Marx’ın Kapital’inin (Rasih Nuri İleri’nin 16 yaşında yaptığı çeviriyle) 1936’da yayımlanan (ve 1965’te Sosyal Yayınlar tarafından yeniden basılan) “Özet”inin erken dönem İtalyan anarşistlerinden olan Carlo Cafiero imzasını taşıyor olması dikkat çekicidir. Sosyal Yayınlar’ın yayımladığı baskıda ise, Cafiero’nun kişisel görüşlerini içeren bölümlerin çıkarıldığı özellikle belirtilmektedir.

1960 sonrasındaki birkaç on yılda, anarşizme yönelik (eleştirel) Marksist kitaplar dışında, yalnızca birkaç yeni çeviriye rastlanmaktadır. Bunlar arasında 1966’da Galip Üstün’ün çevirisiyle Gerçek Yayınevi’nin bastığı Henri Arvon’un Anarşizm Nedir?, 1967’de Ergun Tuncalı’nın çevirisiyle Kitapçılık Tic. Ltd. Şti’nin yayımladığı George Woodcock’ın Anarşizm, 1967’de Mehmet Tuncay’ın çevirisiyle Habora Kitabevi’nin bastığı Michael Bakunin’in Seçme Düşünceler, 1969’da Vedat G. Üretürk’ün çevirdiği ve Ararat Yayınevi tarafından yayımlanan Pierre-Joseph Proudhon’un Mülkiyet Nedir? kitapları sayılabilir. Bunların yanında 1969’da Ant Yayınları da, Daniel Cohn Bendit’in Anarşizm Komünist Bürokrasiye Karşı ile Jacques Duclos’un Anarşizm: Sol Adına Sola İhanet başlıklı kitaplarını arkalı önlü tek bir kitap halinde basmıştır. Bu kitapların pek çoğu, özellikle 1990’lı yıllardan itibaren farklı yayınevleri tarafından yeniden basılmıştır. Arvon’un kitabı İletişim, Proudhon’un kitabı Toplumsal Dönüşüm, Woodcock’ın aynı başlıklı daha kapsamlı kitabı Kaos Yayınları tarafından basılırken, Yöntem Yayınları Duclos’un kitabını 1976’da yeniden yayımlamıştır.

1970’li yılların çatışmalı ortamında, anarşizmle mevcut şiddet ortamı arasında bağa odaklanan birkaç telif eser de yayımlanmıştır. Bunlardan ilki Fahri Tanman’ın Altınok Matbaası’nda bastırdığı (2. baskısı 1970’de yayımlanan) Demokratik Düzen Anarşik Usullerle Nasıl Tahrip Edilir? başlıklı, bir diğeri ise konuyu görece daha nesnel ve akademik bir şekilde ele alan, 1971’de yazıldığı halde yazarı Ziya Somar’ın 1978’deki ölümünden sonra Erdini Basım ve Yayınevi tarafından yayımlanan Dünyada ve Bizde Anarşi - Anarşizm adlı kitaplardır. 1976 yılında, Ayşe Kemalı’nın çevirisiyle Milliyet Yayınları tarafından basılan, Roderick Kedward’ın Anarşistler: Bir Dönemi Sarsanlar adlı eseri de anarşizmi şiddet-terörizm ekseninden değerlendiren bir başka kitaptır.

1980’lerin sonlarından itibaren yaygınlaşmaya başlayan dergi faaliyetlerine paralel olarak özellikle çeviri kitapların sayısında artış görülmektedir. Ida Mett’in Kronstadt 1921 kitabının 1985’te Ümit Altuğ’un çevirisiyle Sokak Yayınları (1998’de R. Macit’in Fransızca’dan yaptığı çeviriyle de Kaos Yayınları) tarafından basılması, dönemin bürokratik sosyalizme yönelik eleştirel ortamını yansıtmaktadır. Bunun yanında, George Sorel ve George Orwell’ın da birer kitabını yayımlayan Sokak Yayınları, Türkiye’de anti-otoriterlerin kurduğu ilk yayınevi olarak nitelendirilebilir.

1988’de “güç ilişkileri üretmeyen” bir toplumsallık arayışındaki Ayrıntı Yayınları’nın kurulması da, anti-otoriter düşüncenin felsefi-teorik altyapısının gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Yevgeni Zamyatin’in 1988’de yayımlanan Biz adlı ütopyası, Maurice Brinton’ın 1990’da yayımlanan Bolşevikler ve İşçi Denetimi gibi reel-sosyalizm deneyimine eleştirel yaklaşan kitapların yanı sıra, Pierre Clastres’in Devlete Karşı Toplum (1990) ve Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu (1992) vb. kitapların basılması anti-otoriter/özgürlükçü akademik literatürü zenginleştirmiştir. Aynı yayınevi 1990’ların başından itibaren, anarşizmin tarihini ve teorisini daha yakından irdeleyen Hans Magnus Enzensberger’in Anarşi’nin Kısa Yazı (1993) ve Rolf Cantzen’in Daha Az Devlet Daha Çok Toplum (1994) vb. çeşitli kitaplar yayımlamaya başlamıştır. Murray Bookchin’in Özgürlüğün Ekolojisi (1994), Ekolojik Bir Topluma Doğru (1996) ve Kentsiz Kentleşme (1999) kitaplarının yanı sıra, Ayrıntı Yayınları 1990’lı yılların sonlarından itibaren, post-modern kuramla anarşizmi bütünleştirmeye çalışan eserlere odaklanmıştır. Bu anlamda, Crispin Sartwell’in Edepsizlik Anarşi ve Gerçeklik (1999), Todd May’in Postyapısalcı Anarşizmin Siyaset Felsefesi (2000), Matthias Kaufmann’ın Aydınlanmış Anarşi Siyaset Felsefesine Giriş (2003) ve Saul Newman’ın Bakunin'den Lacan'a Anti- Otoriteryanizm ve İktidarın Altüst Oluşu (2006) adlı kitapları akla ilk gelen örnekler arasındadır.

1992’de kurulup bir yıl sonra faaliyetlerine son veren Birey Yayınları, P. J. Proudhon, M. Bakunin ve Karin Kramer Verlag/Yayınları’nın birer kitabı dışında Dadacılık ile tarihteki anarka-feminist kadınları anlatan birer kitap basabilmiştir. Birey Yayınları’nın kapanmasının ardından, anarşist kitap yayıncılığı alanındaki önemli bir eksiklik, Kaos Yayınları’nın 1994 yılında kurulmasıyla beraber bir ölçüde giderilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda, yayıncılığın “hareket” ile ilişkisinin Kaos’un kurulmasıyla derinleştiği söylenebilir. Kaos Yayınları, “anarşist mücadele geleneğinin Türkiye’de neredeyse hiç bilinmeyen yüz elli yıllık tarihi başta olmak üzere” tüm özgürlükçü mücadelelerin Türkiyeli okura aktarılması işlevini üstlenmiştir. Geniş bir yelpazede yayımladığı kitaplar arasında, P. Kropotkin’den M. Bakunin’e, Errico Malatesta’dan Lev Tolstoy’a, M. Bookchin’den Rudolf Rocker’a, John Zerzan’dan Unabomber’a, Emma Goldman’dan Colin Ward’a, İspanya Devrimi’nden Ukrayna Mahnovist Hareketi’ne, p.m.’in Bolo’bolo ve William Morris’in Hiçbiryer’den Haberler ütopyalarına kadar zengin bir literatür bulunmaktadır. Bunun yanında, yayınevi Tayfun Gönül, Gün Zileli ve Işık Ergüden gibi yazarların telif eserlerini de basmıştır. En çok ilgi çeken yayını ise, (önceki paragraflarda değinilen) Woodcock’ın Anarşizm başlıklı kapsamlı incelemesidir.

1990’lı yıllardan sonra farklı yayınevleri de anarşist çevirilere ağırlık vermeye başlamıştır. Bunlar arasında, Sarmal Yayınevi tarafından Osman Akınhay’ın çevirisiyle 1991’de 2 cilt olarak basılan (2003’te tek kitap olarak Doruk Yayınları’nın bastığı) Paul Avrich’in Anarşist Portreler’i, 1991’de Alev Türker’in çevirisiyle Kavram Yayınları’nın yayımladığı Bakunin’in Devlet ve Anarşi’si sayılabilir. Ayrıca, izleyen yıllarda Öteki, Metis, Doruk, İmge gibi yayınevleri de P. Kropotkin, E. Goldman, P. Avrich, Ursula Le Guin vb. klasik anarşist yazar ve edebiyatçıların önemli kitaplarını Türkçe’ye kazandırmıştır.

2006 yılı başında kurulan Versus Kitap da, dört yılı ancak bulan kısa süre içerisinde, özgürlükçü çizgide dikkate değer sayı ve nitelikte kitaplar basmıştır. Bunlar arasında, Mustafa Erata ile Nil Erdoğan’ın çevirdiği Robert Graham’ın Anarşizm Özgürlükçü Düşüncelerin Belgesel Bir Tarihi (2007), Zarife Biliz’in Türkçeleştirdiği Harold Barclay’in Efendisiz Halklar (2010), Harun Yılmaz’ın Rusya’da Devlet Merkezli Sistem ve Bürokrasi (2006), Aziz Ufuk Kılıç’ın çevirdiği Philippe Corcuff’un Bireycilik Sorunu (2009) ve Zamyatin’in Biz kitabının (Algan Sezgintüredi’nin imzasını taşıyan) yeni çevirisi (2009) sayılabilir.
Dergiler ve Diğer Yayınlar
Anarşist/anti-otoriter düşüncelerden süre(k)li yayınlarda bahsedilmeye başlanması, 1908’i izleyen yıllarda, İkinci Meşrutiyet döneminin göreli özgürlük ortamı içerisinde gerçekleşebilmiştir. İştirak dergisinde Hayati imzasıyla yayımlanan birkaç şiir, Ulûm-u İktisadiye ve İçtimaiye ve Resimli Kitap dergilerinde Bedi Nuri’nin yazdığı makaleler, 20. Asırda Zekâ dergisinde Ahmet Rıfkı imzasını taşıyan “Anarşistler” makalesi buna örnek olarak gösterilebilir. Bu döneme dair ayrıntılı bir inceleme, Somar’ın önceki paragraflarda atıfta bulunulan kitabının ilk bölümünde okunabilir. Ayrıca meraklıları için: İştirak dergisinde yayımlanan bazı şiirler, Burhan Şaylı tarafından Türkçeleştirilerek Çevirmenin Notu dergisinin geçtiğimiz aylarda çıkan 10. sayısında yayımlanmıştır.

Yeni Ufuklar dergisinin 1968 Mart ve Nisan aylarında, Masis Kürkçügil imzasıyla yayımlanan “Anarşizm Üzerine Birkaç Söz” başlıklı makaleler gibi anarşizme “olumlu” atıflarda bulunan yazılara nadiren de olsa rastlanmakla birlikte, tarihsel olarak anarşist/anti-otoriter dergicilik faaliyetleri ancak 1980 sonrasında süreklilik kazanabilmiştir.

Yeni Olgu, Akıntıya Karşı vb. dergilerde nüvelerine rastlanan “liberter” eğilimler, Ekim 1986’de ilk sayısı yayımlanan Kara dergisiyle birlikte ete-kemiğe bürünebilmiştir. Türkiye tarihindeki ilk anarşist dergi olma niteliğini taşıyan Kara, hem sürekliliği hem de zengin içeriğiyle bugün bile özlemle anılan tarihsel izler bırakmıştır. Kasım 1987’de 12. ve son sayısını yayımladıktan sonra kapanan dergide son sayılara kadar “anarşizm” yerine ısrarla “liberter” sözcüğünün kullanılmış olması, döneminin baskıcı ortamından “sıyrılma girişimi” olarak düşünülmelidir. Kara’yı yine İstanbul’da yayımlanan Efendisiz takip etmiştir; bu dergi de, 1988-1989 arasında ancak altı sayı yayımlanabilmiştir.

1992’de İzmir’de yayımlanmaya başlanan Amargi dergisi ise, anti-militarizme odaklanan bir perspektifle 1994 yılına kadar (13 sayı) yayınlarını sürdürmüştür. Aynı yıl Antalya’da basılmaya başlanan Coelacanth dergisi, yayınlarını bir yıl sonra bitirirken, 1992 yılının sonunda İstanbul’da en uzun soluklu anarşist dergilerden birisi olan Ateş Hırsızı çıkmaya başlamıştır. Toplumsal devrimci anarşizmden ilkelci-bireyci bir çizgiye doğru evrilen Ateş Hırsızı, çok-dilli yayınlarına 1999 yılında çıkan 10. sayısı ile son vermiştir.

İlk sayısı 1994 Mayısı’nda Ankara’da yayımlanan Apolitika, anarşistlerin ilk “platform” dergisi olarak değerlendirilebilir. İkinci sayıdan itibaren İstanbul’a taşınan teorik tartışmalar odaklı derginin, 7. (ve son) sayısı 1997 sonunda yayımlanmıştır. Apolitika’nın boşluğunun, Mart 2001’de yayınlanmaya başlanan Kara MecmuA’ya kadar tam olarak doldurulamadığı söylenebilir. Küreselleşme karşıtı mücadelenin yaygınlaşmasıyla birlikte, 2000’lerin başından itibaren hissedilir biçimde yükselen anarşist hareket içindeki çeşitli eğilimleri yansıtan Kara MecmuA, Mayıs 2006’da çıkan 11. sayıdan sonra yayınını sonlandırmıştır.

1990’ların sonlarından itibaren ise, İstanbul merkezli bir grup, gençlik radikalizmine dayalı bir çizgide çıkarmaya başladıkları çeşitli yayınlarla sesini duyurmaya çalışmıştır. Kasım 1999’de birinci, Mayıs 2000’de ikinci sayısı yayımlanan Anarşi’nin dışında, 15 Şubat 1999’dan itibaren yayımlanmaya başlayan Efendisizler’de de, (özellikle ilk birkaç sayısından sonra) büyük ölçüde bu grubun etkisi hissedilmektedir. 2000 yılı sonlarına kadar 14 sayı yayımlanan Efendisizler’de anarşist aktivizme odaklı anti-kapitalist bir perspektif göze çarpmaktadır. Nisan 2002 ile 1 Ocak 2006 arasında toplam 68 sayı yayımlanmış olan Özgür Hayat gazetesi de aynı çizginin devamıdır ve en çok sayıda basılan Türkçe anarşist basılı yayın olma niteliğini taşımaktadır. On-beşer günlük periyotlarda yayımlanan Özgür Hayat, küresel kapitalizm karşıtı mücadeleye eko-anarşist bir çerçeveden yaklaşmaktadır. Birçok anarşist ve anti-otoriter çevrenin, 2001 Şubat ayında gerçekleşen bir şiddet olayı nedeniyle, sözü edilen grupla iletişimi kestiğini vurgulamak gerekir.

1996’dan sonra, anarşizme entelektüel-teorik eksenden yaklaşan bir kolektif, İstanbul’da, aynı adı taşıyan (Karaşın) dergileriyle ortaya çıkmıştır. İki sayı yayımlanan dergiyi 1998-1999’da üç sayı çıkan Gazete Karaşın takip etmiştir. Aynı yıllarda klasik anarşist metinlerin fotokopi-betiklerini çoğaltan kolektif, 2004’ün Kasım ayında oldukça zengin bir akademik-teorik içeriğe sahip olan Siyahi dergisini çıkarmaya başlamıştır. Güncel anarşist siyaset-felsefesi ve modernizm karşıtı özgürlükçü yaklaşımlar üzerinde duran Siyahi 9. sayısını 2007 yazında yayımlamıştır. Benzeri özgürlükçü-entelektüel bir çizgide, 2007’de Ankara’da çıkmaya başlayan tesmeralsekdiz dergisinin 4. sayısı ise 2009 Mayısı’nda basılmıştır.

Anarşist/anti-otoriter sanat ve kültüre odaklanan yayınların geçmişi, ilk anarşist dergi Kara’nın kapanmasından sonra iki sayı yayımlanan Kara Sanat dergisine kadar uzanmaktadır. Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren, aralarında Varlık ve Kavram Karmaşa dergilerinin de olduğu çeşitli yayınlarda yazı ve şiirleri yayımlanan anarşist/anti-otoriter yazarların yeniden bir araya gelişi, Mayıs 2003’te ilk sayısı yayımlanan İmlasız ile gerçekleşmiştir. Kayseri’de basılan dergi, Temmuz 2004’de yayımlanan sekizinci sayısından sonra kapanırken, yerini Kasım 2004’te tek sayı çıkan Post-İmlasız’a bırakmıştır. Aynı çizgiyi izleyen Bireylikler’in, Mart 2010’da yayımlanan 31. sayısıyla kanıtlandığı şekilde, başarılı bir süreklilik yakaladığı görülmektedir.

Sınıf hareketi ve emek mücadelesi merkezli bir perspektifi benimseyen anarşistlerin 1990’lı yılların sonları ve 2000’li yılların başlarından itibaren yayın faaliyetlerini yoğunlaştırdığı görülmektedir. Bu anlamda ilk derginin, solun devrimci geleneği ile anarşizmi harmanlama çabasıyla, 1990’ların sonlarında Ankara’da 4 sayı yayımlanan Anarşi dergisi olduğu söylenebilir. Ardından gelen ilk özgürlükçü komünist yayın, İstanbul’da Nisan 2004’te yalnızca tek sayı yayımlanan Liberter dergisidir. Aynı kentte Mayıs 2005 ile Ekim 2006 arasında 5 sayı çıkan Kara Kızıl Notlar dergisi anarko-komünizm alanındaki teorik boşluğu doldurma işlevini üstlenmiştir. 2007 başında çıkmaya başlayan aylık dergi Mülksüzler ise, özgürlükçü komünistler dışında bağımsız bir sınıf hareketinden yana olan aktivistlerin katılımıyla emek mücadelelerine odaklanmıştır. Mülksüzler, 2007 yılının Ekim ayında çıkan dokuzuncu sayısından sonra yayınlarına son vermiştir. Ankara’daki süreç ise, ilk sayısı 2005 sonunda yayımlanan ve 3 sayı çıkan Proleter Teori A dergisi ile devam etmiştir. Mayıs 2009 tarihli birinci sayısından sonra, 2009 Sonbaharı’nda ikinci sayısı çıkan Emeğin Özgürlüğü de Ankara’da basılmaktadır.

Ekolojist-yeşil yaklaşımlarla anarşizm arasında bağlantı kuranların çıkardığı yayınların geçmişi ise, 1990’ların sonlarına uzanmaktadır. 1999’dan itibaren 3 sayı çıkan Kara Toprak gazetesinin ardından, 2000’de tek sayı çıkan Vejetaryen’i takip eden Vegananarşi 2003’e kadar 5 sayı yayımlanmıştır. 2’şer sayı çıkan Yabanıl ve Vahşiye Dönüş, tek sayı çıkan Son Durak vb. fanzinler de, anarşizmle ilkelci düşünceyi birlikte ele alan yaklaşımların ürünü olarak değerlendirilebilir. Uygarlığa Karşı Vahşinin Günlüğü adıyla 2004’ten itibaren haftalık yayınlanan bülten ise 2005’teki 53. sayısı ile yayınını sonlandırmıştır. Öte yandan, Bookchinci “toplumsal/sosyal ekoloji” düşüncesinin yansıması olarak sunulan özgürlükçü görüşler, Bahar 2002’den Yaz 2007’ye kadar 6 sayı yayımlanan Toplumsal Ekoloji dergisinde teorik zeminde ifade edilmiştir. 2003 yılından itibaren yayımlanmaya başlanan kitap formatındaki Üç Ekoloji dergisinin ise, “Yeşiller”e daha yakın durmakla birlikte, özgürlükçü/anti-otoriter düşünce bağlamında da önemli bir zemin yarattığı söylenebilir.

Özgürlükçü yaklaşımların ifadesini bulduğu bir başka alan, Negri’nin geliştirdiği görüşlerin etrafında şekillenen ve “otonom Marksizm” olarak nitelendirilen küresel kapitalizm karşıtı eleştiri geleneği olmuştur. Bu görüşlerin ifadesini bulduğu ilk yayın, 2002 sonundan 2010 Nisan ayına kadar 21 sayı çıkan Otonom dergisidir. Aynı sürece paralel olarak, 2002’den bu yana onlarca kitaptan oluşan bir yayın külliyatı ortaya koyan Otonom Yayıncılık ve Şubat 2004’ten itibaren 2007 sonuna kadar 7 sayı yayımlanan Conatus Çeviri Dergisi de bu hareketin ürünleridir.

Anarşist/anti-otoriter düşüncenin önemli bileşenlerinden birisi olan cinsiyetçilik karşıtlığı da çeşitli bağımsız yayınların ortaya çıkışında dikkate değer bir rol oynamıştır. Bu anlamda öncelikle eşcinsel hareketin ilk ve en uzun soluklu yayını olan Kaos GL dergisini anmak gerekir. 1994 Eylül ayından itibaren kesintisiz her ay yayımlanan Kaos GL, başlangıçtaki “kayıtsız”, anti-otoriter formatından 1999 sonlarında “yasal” formata geçmesi ve eşcinsel hareketin de yaygınlaşmasıyla birlikte yavaş yavaş uzaklaşırken, sürekli yayın niteliğini halen korumaktadır. Aynı grubun 2001’de üç sayı çıkardığı Parmak gazetesini de bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Eşcinsel hareketinin özgürlükçü yayınları dışında, az sayıda anarka-feminist yayın da bulunmaktadır. Bunlar arasında, 1990’lı yılların sonlarında Ankara’da iki sayı yayımlanan Dokunduran Çüksüzler ile bir diğer fanzin Benzine’yi anmak gerekir.

Anti-militarizm de, Türkiye’deki anarşist/anti-otoriter hareketin temel eksenlerinden birisini oluşturmaktadır. Bu bağlamda birkaç yayından söz edilebilir: 1990’lı yılların başında İzmir’de basılan Amargi’nin dışında, 2000-2003 arasında Ankara’da 7 sayı yayımlanan Oldsletter ile ağırlıklı olarak anti-militarizm ve vicdani red konularının işlendiği 1998’den sonra İstanbul’da 3 sayı yayımlanan Nisyan dergisi.

Anarşist/anti-otoriter yayınların önemli bir bölümü İstanbul’da çıkartılmakla birlikte, başta Ankara ve İzmir olmak üzere çeşitli kentlerde yayımlanan çok sayıda dergi ve fanzinin olduğunu vurgulamak gerekir. Bunlardan Ankara’da yayımlananlar arasında, 2000’li yılların başında 3 sayı çıkan An Kara Fanzin, birer sayı yayımlanan İnat ve İsimsiz dergileri ve hAber isimli anarşist bülten sayılabilir. 2008’in Ocak ayında yayımlanmaya başlanıp aynı yılın Aralık ayına kadar 7 sayı çıkan aylık Ahali gazetesi ise, Ankara’da çıkartılan en uzun soluklu anarşist/anti-otoriter yayın unvanını Oldsletter’la paylaşmaktadır. Bu kentteki anarko-fanzin kültürü esasen çok daha gerilere uzanmaktadır; 1990’ların ikinci yarısında çıkan Provokatör dışında, kAtrAn, Şeker-Deterjan-Çaput-Şişe isimleriyle devam eden fanzin dizisi bu kapsamda sayılabilir. Ankara’nın yanı sıra, İzmir de zengin bir yayıncılık geçmişine sahiptir. 2000’li yılların başında A4 Asimetri Yeraltı Yayın adıyla pek çok anarşist klasik metin “kitapçık” formatında basılırken, 2004 başından itibaren 14 sayı çıkan anarşist bülten Anarşizmir’in yanı sıra, Afanzin, İçtepi, Karakuşi, Kara Cüce vb. çok sayıda dergi ve fanzini anmak gerekir. Anadolu’nun çeşitli kentleri de anarşist fanzin yayıncılığı açısından oldukça faaldir: Konya’da 1990’lı yılların ortalarında çıkartılan Dış Mihrak, Malatya’da 2002’den sonra 3 sayı çıkan Özgür KarArt, 2003’te Çorlu’dan yayımlanan Çorlu’dA, Biga’da çıkan Acunsal Titreşim akla gelenlerden yalnızca birkaçıdır.

Kuşkusuz, burada adı anıl(a)mayan fanzin, dergi, gazete vb. pek çok başka anarşist/anti-otoriter yayın olduğunu belirtmek gerekir. Özellikle İstanbul’da basılan bu yayınlar arasında, Kara Gazete, OtonomX, Sert İtham, Kontra Atak, Virüs, Uçurum, Yangın, Nebula, Afutbol, Lafanzin, Underground Poetix sayılabilir. Güncel yayınlar arasında ise, ilk sayısı 2009 yazında, ikinci sayısı ise 2009 Aralık ayı sonunda basılan, haber, yorum ve tartışma dergisi Asiye göze çarpmaktadır.
İnternet
İnternet üzerinden yapılan yayıncılık ve haber faaliyetleri, Türkiye’deki anarşist/anti-otoriter harekette önemli bir yer tutmaktadır. İnternetin yaygınlaşmaya başladığı 1990’lı yılların ikinci yarısından sonra, gerek e-mail grupları, gerek haber ve forum siteleri anarşistlerin sıklıkla kullandığı iletişim araçları arasına girmiştir. Çeşitli grup ve örgütlenmelerin yanında, çoğu dergi, fanzin ve gazetenin kendi internet sitesi bulunmaktadır. Ancak ne yazık ki bu sitelerin çoğu, söz konusu yayın veya örgütlenme faal olduğu sürece varlıklarını koruyabilmiştir.

Anarşist haber siteleri (ve aynı zamanda anarşist yayınlar) arasında en uzun soluklu olanı, 2000 yılı Mart ayından beri faaliyet gösteren A-infos Türkçe haber servisidir: http://www.ainfos.ca/tr Türkiye’deki anarşist etkinlikler, haberler ve makalelerin dışında, çeşitli dillerden haber çevirileri de yayımlayan A-infos’un, bu topraklardaki anarşist/anti-otoriter hareketin aynası olduğu söylenebilir.

Küreselleşme karşıtı eylemlerin gelişimine paralel olarak, bağımsız bir alternatif haber/duyuru ağı olarak ortaya çıkan Indymedia’nın İstanbul kolu İstanbul Indymedia - http://istanbul.indymedia.org, 2003’te ağırlıklı olarak anti-otoriterlerin oluşturduğu bir grup tarafından kurulmuştur. Sağ-kolonu haber ve duyurulara ayrılan site, muhalif örgütlenmelerin açık iletişim platformu olarak önemli bir işlev görmektedir.

Anti-militarist yayıncılık alanındaki önemli bir boşluk, elektronik alada uzun zamandır faal olan Savaşkarşıtları - http://www.savaskarsitlari.org sitesi tarafından doldurulmaktadır. Ağırlıklı olarak vicdani ret haber ve duyurularına yer veren site, anti-militarist/vicdani ret hareketinin kapsamlı bir kronolojisini içermektedir.

Anarşist/anti-otoriter teorik metin arşivlerinin derlendiği dikkat çekici birkaç siteden daha söz etmek yerinde olacaktır. Bu anlamda, kolektif bir emeğin ürünü olan Anarsi.org - http://www.anarsi.org sitesi, son yıllarda pek fazla güncellenmese de, “Tarihte Bugün” bölümü ve geniş arşivi ile göze çarpmaktadır. Çoğu kendi imzasını taşıyan, çok geniş bir çeviri-makale arşivine sahip olan Anarşist Bakış sitesi ise, bir süredir internet erişimini yitirmiş olsa da, basılı ve elektronik ortamdaki çok sayıda yayına teorik malzeme sağlamıştır. Eski anarşist dergilerin bir kısmını bir araya getiren Anarsi.net sitesi, 2006 yılında açıldıktan bir süre sonra yayınlarını sonlandırmıştır. Otonomcu Marksist kuramın teorik tartışmalarını içeren kapsamlı bir arşivi olan Körotonomedya - http://www.korotonomedya.net da önemli sitelerden birisidir.

Forum sayfaları, zaman zaman dozu kaçan tartışmalara sahne olmakla birlikte, iletişim ve deneyim paylaşımı anlamında önemli bir boşluğu doldurmuştur. Farklı sunucular üzerinden 2000’li yılların başından beri yayın yapan Aforum (eski adıyla Anarşi Forum), oldukça uzun süreden beri anti-otoriterler ve bağımsız/özgürlükçü sosyalistler arasında açık bir tartışma alanı oluşturan Sanal Molotof Mesaj Panosu, özellikle 2000’li yılların ilk yarısında yoğun tartışmalara sahne olan Kara MecmuA Mesaj Panosu ve anarko-komünistlerin tanışma-iletişim alanı Kara Kızıl Forum akla gelen başlıca forum siteleri arasındadır.

Yalnızca elektronik ortamdan takip edilebilen birkaç anarşist yayın da bulunmaktadır. Bunlar arasında 2006 sonu ile 2007 başı arasında 3 sayı yayımlanan, E-dergi PAN ile 2004 – 2007 arasında 13 sayı çıkan Koyaanisqatsi fanzin sayılabilir. İlk sayısı 2008 Aralık’ta çıkan, çeviri ağırlıklı Sanal Teorik E-dergi’nin 5. sayısının yakında çıkması beklenmektedir: http://www.sanalteori.net/

İnternet üzerinden radyo yayıncılığı da, Türkiye’deki anarşistlerin ilgi alanları arasındadır. Deneme yayınlarına 2005 yılında başlayan Mülksüzler Radyo deneyimi sonlandıktan sonra, 2009 yazından itibaren yayın yapmaya başlayan Anarşi Radyo kesintili de olsa faaliyetlerini sürdürmektedir: http://anarsiradyo.org
Teşekkür
Eren Barış, Kürşad Kızıltuğ, Süreyyya Evren, Gün Zileli, Emine Özkaya, Ali Erol ve Halim Şafak, yazdıklarıyla, söyledikleriyle bu makalenin şekillenmesine fazlasıyla katkıda bulundular. Öte yandan, burada anlatılmaya çalışılan “öykü”, en az onlar kadar, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Kayseri, Malatya, Sivas, Tekirdağ, Adana, Mersin, Uşak vb. kent ve kasabalardaki anarşist/anti-otoriter birey ve kolektiflerin yaşamöyküsünü içeriyor; onlar da büyük bir “teşekkür”ü hak ediyorlar.
Bitirirken
Fark edileceği üzere, bu makale, kapsamı itibariyle epeyce geniş bir alana yayılma talihsizliğiyle karşı karşıyaydı. Bu nedenle, bilinçli-bilinçsiz burada ismi anıl(a)mayan bütün yayın sahiplerinin “affına sığınıyorum”.

Umarım, bu görünür ol(a)mayanı görünür kılmaya çabası, bu topraklarda hak ettiği karşılığı bulur.


(*) Bu yazı, 17 Nisan 2010 tarihli Birgün gazetesinin Pazar Eki'nin "Anti-Otoriter Düşünce" üzerine hazırladığı dosyada kısaltılmış haliyle yayımlanmıştır.