Her zaman aynı
anlama gelmese de, bir “yayıncılık tarihi”, bir tür “hareket tarihi” olarak da
okunabilir. Bu anlamda bu makale, özünde bunu amaçlıyor olsa da, Türkiye’deki
anti-otoriter yayıncılığın tarihine ilişkin “eksiksiz” bir değerlendirme
iddiası taşımıyor. Bu noktada şunu da vurgulamak gerekir ki; pek çok kişinin
aklına gelebileceği gibi üst-başlıkta geçen “anti-otoriter” yerine “anarşist”
sözcüğünün kullanılması tercih edilebilir(di), ancak bu tercih, ilerleyen
satırlarda aktarılacak “öykü”yü tam anlamıyla betimleyecek kapsayıcılıkta
ol(a)mazdı.
Kitaplar ve
Yayınevleri
Özellikle 19.
yüzyıl sonlarında gelişmeye başlayan Ermeni devrimci hareketi içerisinde
anarşistlerin varlığı biliniyor olsa da, (bugünkü Türkiye topraklarındaki) bu
harekete dair yazılı kaynaklar ne yazık ki yeterince araştırılmış değildir. Öte
yandan Osmanlıca-Türkçe basılan ilk anarşist/anti-otoriter kitabın, Baha
Tevfik’in (1881-1916) Felsefe-i Ferd adlı eseri olduğu bilinmektedir. 1992’de
Burhan Şaylı tarafından Türkçeleştirilip Altıkırkbeş’in (sonradan 1997’de
Yumuşak G Yayınları’nın) yayımladığı kitabın önsözü 7 Ocak 1914 tarihini
taşımaktadır.
1935 yılında
yayımlanan Peter Kropotkin’in iki kitabı, Ahmet Ağaoğlu’nun çevirdiği (1991’de
Kavram Yayınları tarafından yeniden basılan) Etika ile Haydar Rifat’ın
çevirdiği Anarşizm, 1960’ların sonlarına kadar yegâne anarşist çeviriler olma
niteliğini korumuştur. Bunun yanında, Marx’ın Kapital’inin (Rasih Nuri
İleri’nin 16 yaşında yaptığı çeviriyle) 1936’da yayımlanan (ve 1965’te Sosyal
Yayınlar tarafından yeniden basılan) “Özet”inin erken dönem İtalyan
anarşistlerinden olan Carlo Cafiero imzasını taşıyor olması dikkat çekicidir.
Sosyal Yayınlar’ın yayımladığı baskıda ise, Cafiero’nun kişisel görüşlerini
içeren bölümlerin çıkarıldığı özellikle belirtilmektedir.
1960 sonrasındaki
birkaç on yılda, anarşizme yönelik (eleştirel) Marksist kitaplar dışında,
yalnızca birkaç yeni çeviriye rastlanmaktadır. Bunlar arasında 1966’da Galip
Üstün’ün çevirisiyle Gerçek Yayınevi’nin bastığı Henri Arvon’un Anarşizm
Nedir?, 1967’de Ergun Tuncalı’nın çevirisiyle Kitapçılık Tic. Ltd. Şti’nin
yayımladığı George Woodcock’ın Anarşizm, 1967’de Mehmet Tuncay’ın çevirisiyle
Habora Kitabevi’nin bastığı Michael Bakunin’in Seçme Düşünceler, 1969’da Vedat
G. Üretürk’ün çevirdiği ve Ararat Yayınevi tarafından yayımlanan Pierre-Joseph
Proudhon’un Mülkiyet Nedir? kitapları sayılabilir. Bunların yanında 1969’da Ant
Yayınları da, Daniel Cohn Bendit’in Anarşizm Komünist Bürokrasiye Karşı ile
Jacques Duclos’un Anarşizm: Sol Adına Sola İhanet başlıklı kitaplarını arkalı
önlü tek bir kitap halinde basmıştır. Bu kitapların pek çoğu, özellikle 1990’lı
yıllardan itibaren farklı yayınevleri tarafından yeniden basılmıştır. Arvon’un
kitabı İletişim, Proudhon’un kitabı Toplumsal Dönüşüm, Woodcock’ın aynı
başlıklı daha kapsamlı kitabı Kaos Yayınları tarafından basılırken, Yöntem
Yayınları Duclos’un kitabını 1976’da yeniden yayımlamıştır.
1970’li yılların
çatışmalı ortamında, anarşizmle mevcut şiddet ortamı arasında bağa odaklanan
birkaç telif eser de yayımlanmıştır. Bunlardan ilki Fahri Tanman’ın Altınok
Matbaası’nda bastırdığı (2. baskısı 1970’de yayımlanan) Demokratik Düzen
Anarşik Usullerle Nasıl Tahrip Edilir? başlıklı, bir diğeri ise konuyu görece
daha nesnel ve akademik bir şekilde ele alan, 1971’de yazıldığı halde yazarı
Ziya Somar’ın 1978’deki ölümünden sonra Erdini Basım ve Yayınevi tarafından
yayımlanan Dünyada ve Bizde Anarşi - Anarşizm adlı kitaplardır. 1976 yılında,
Ayşe Kemalı’nın çevirisiyle Milliyet Yayınları tarafından basılan, Roderick
Kedward’ın Anarşistler: Bir Dönemi Sarsanlar adlı eseri de anarşizmi
şiddet-terörizm ekseninden değerlendiren bir başka kitaptır.
1980’lerin
sonlarından itibaren yaygınlaşmaya başlayan dergi faaliyetlerine paralel olarak
özellikle çeviri kitapların sayısında artış görülmektedir. Ida Mett’in
Kronstadt 1921 kitabının 1985’te Ümit Altuğ’un çevirisiyle Sokak Yayınları
(1998’de R. Macit’in Fransızca’dan yaptığı çeviriyle de Kaos Yayınları)
tarafından basılması, dönemin bürokratik sosyalizme yönelik eleştirel ortamını
yansıtmaktadır. Bunun yanında, George Sorel ve George Orwell’ın da birer
kitabını yayımlayan Sokak Yayınları, Türkiye’de anti-otoriterlerin kurduğu ilk
yayınevi olarak nitelendirilebilir.
1988’de “güç
ilişkileri üretmeyen” bir toplumsallık arayışındaki Ayrıntı Yayınları’nın
kurulması da, anti-otoriter düşüncenin felsefi-teorik altyapısının gelişiminde
önemli bir rol oynamıştır. Yevgeni Zamyatin’in 1988’de yayımlanan Biz adlı
ütopyası, Maurice Brinton’ın 1990’da yayımlanan Bolşevikler ve İşçi Denetimi
gibi reel-sosyalizm deneyimine eleştirel yaklaşan kitapların yanı sıra, Pierre
Clastres’in Devlete Karşı Toplum (1990) ve Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu (1992)
vb. kitapların basılması anti-otoriter/özgürlükçü akademik literatürü
zenginleştirmiştir. Aynı yayınevi 1990’ların başından itibaren, anarşizmin
tarihini ve teorisini daha yakından irdeleyen Hans Magnus Enzensberger’in
Anarşi’nin Kısa Yazı (1993) ve Rolf Cantzen’in Daha Az Devlet Daha Çok Toplum
(1994) vb. çeşitli kitaplar yayımlamaya başlamıştır. Murray Bookchin’in
Özgürlüğün Ekolojisi (1994), Ekolojik Bir Topluma Doğru (1996) ve Kentsiz
Kentleşme (1999) kitaplarının yanı sıra, Ayrıntı Yayınları 1990’lı yılların
sonlarından itibaren, post-modern kuramla anarşizmi bütünleştirmeye çalışan eserlere
odaklanmıştır. Bu anlamda, Crispin Sartwell’in Edepsizlik Anarşi ve Gerçeklik
(1999), Todd May’in Postyapısalcı Anarşizmin Siyaset Felsefesi (2000), Matthias
Kaufmann’ın Aydınlanmış Anarşi Siyaset Felsefesine Giriş (2003) ve Saul
Newman’ın Bakunin'den Lacan'a Anti- Otoriteryanizm ve İktidarın Altüst Oluşu
(2006) adlı kitapları akla ilk gelen örnekler arasındadır.
1992’de kurulup
bir yıl sonra faaliyetlerine son veren Birey Yayınları, P. J. Proudhon, M.
Bakunin ve Karin Kramer Verlag/Yayınları’nın birer kitabı dışında Dadacılık ile
tarihteki anarka-feminist kadınları anlatan birer kitap basabilmiştir. Birey
Yayınları’nın kapanmasının ardından, anarşist kitap yayıncılığı alanındaki
önemli bir eksiklik, Kaos Yayınları’nın 1994 yılında kurulmasıyla beraber bir
ölçüde giderilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda, yayıncılığın “hareket” ile
ilişkisinin Kaos’un kurulmasıyla derinleştiği söylenebilir. Kaos Yayınları,
“anarşist mücadele geleneğinin Türkiye’de neredeyse hiç bilinmeyen yüz elli
yıllık tarihi başta olmak üzere” tüm özgürlükçü mücadelelerin Türkiyeli okura
aktarılması işlevini üstlenmiştir. Geniş bir yelpazede yayımladığı kitaplar
arasında, P. Kropotkin’den M. Bakunin’e, Errico Malatesta’dan Lev Tolstoy’a, M.
Bookchin’den Rudolf Rocker’a, John Zerzan’dan Unabomber’a, Emma Goldman’dan
Colin Ward’a, İspanya Devrimi’nden Ukrayna Mahnovist Hareketi’ne, p.m.’in
Bolo’bolo ve William Morris’in Hiçbiryer’den Haberler ütopyalarına kadar zengin
bir literatür bulunmaktadır. Bunun yanında, yayınevi Tayfun Gönül, Gün Zileli
ve Işık Ergüden gibi yazarların telif eserlerini de basmıştır. En çok ilgi
çeken yayını ise, (önceki paragraflarda değinilen) Woodcock’ın Anarşizm
başlıklı kapsamlı incelemesidir.
1990’lı yıllardan
sonra farklı yayınevleri de anarşist çevirilere ağırlık vermeye başlamıştır.
Bunlar arasında, Sarmal Yayınevi tarafından Osman Akınhay’ın çevirisiyle
1991’de 2 cilt olarak basılan (2003’te tek kitap olarak Doruk Yayınları’nın
bastığı) Paul Avrich’in Anarşist Portreler’i, 1991’de Alev Türker’in
çevirisiyle Kavram Yayınları’nın yayımladığı Bakunin’in Devlet ve Anarşi’si
sayılabilir. Ayrıca, izleyen yıllarda Öteki, Metis, Doruk, İmge gibi
yayınevleri de P. Kropotkin, E. Goldman, P. Avrich, Ursula Le Guin vb. klasik
anarşist yazar ve edebiyatçıların önemli kitaplarını Türkçe’ye kazandırmıştır.
2006 yılı başında
kurulan Versus Kitap da, dört yılı ancak bulan kısa süre içerisinde, özgürlükçü
çizgide dikkate değer sayı ve nitelikte kitaplar basmıştır. Bunlar arasında,
Mustafa Erata ile Nil Erdoğan’ın çevirdiği Robert Graham’ın Anarşizm Özgürlükçü
Düşüncelerin Belgesel Bir Tarihi (2007), Zarife Biliz’in Türkçeleştirdiği
Harold Barclay’in Efendisiz Halklar (2010), Harun Yılmaz’ın Rusya’da Devlet
Merkezli Sistem ve Bürokrasi (2006), Aziz Ufuk Kılıç’ın çevirdiği Philippe
Corcuff’un Bireycilik Sorunu (2009) ve Zamyatin’in Biz kitabının (Algan
Sezgintüredi’nin imzasını taşıyan) yeni çevirisi (2009) sayılabilir.
Dergiler ve Diğer
Yayınlar
Anarşist/anti-otoriter
düşüncelerden süre(k)li yayınlarda bahsedilmeye başlanması, 1908’i izleyen
yıllarda, İkinci Meşrutiyet döneminin göreli özgürlük ortamı içerisinde
gerçekleşebilmiştir. İştirak dergisinde Hayati imzasıyla yayımlanan birkaç
şiir, Ulûm-u İktisadiye ve İçtimaiye ve Resimli Kitap dergilerinde Bedi
Nuri’nin yazdığı makaleler, 20. Asırda Zekâ dergisinde Ahmet Rıfkı imzasını
taşıyan “Anarşistler” makalesi buna örnek olarak gösterilebilir. Bu döneme dair
ayrıntılı bir inceleme, Somar’ın önceki paragraflarda atıfta bulunulan
kitabının ilk bölümünde okunabilir. Ayrıca meraklıları için: İştirak dergisinde
yayımlanan bazı şiirler, Burhan Şaylı tarafından Türkçeleştirilerek Çevirmenin
Notu dergisinin geçtiğimiz aylarda çıkan 10. sayısında yayımlanmıştır.
Yeni Ufuklar
dergisinin 1968 Mart ve Nisan aylarında, Masis Kürkçügil imzasıyla yayımlanan
“Anarşizm Üzerine Birkaç Söz” başlıklı makaleler gibi anarşizme “olumlu”
atıflarda bulunan yazılara nadiren de olsa rastlanmakla birlikte, tarihsel
olarak anarşist/anti-otoriter dergicilik faaliyetleri ancak 1980 sonrasında
süreklilik kazanabilmiştir.
Yeni Olgu,
Akıntıya Karşı vb. dergilerde nüvelerine rastlanan “liberter” eğilimler, Ekim
1986’de ilk sayısı yayımlanan Kara dergisiyle birlikte ete-kemiğe
bürünebilmiştir. Türkiye tarihindeki ilk anarşist dergi olma niteliğini taşıyan
Kara, hem sürekliliği hem de zengin içeriğiyle bugün bile özlemle anılan
tarihsel izler bırakmıştır. Kasım 1987’de 12. ve son sayısını yayımladıktan
sonra kapanan dergide son sayılara kadar “anarşizm” yerine ısrarla “liberter”
sözcüğünün kullanılmış olması, döneminin baskıcı ortamından “sıyrılma girişimi”
olarak düşünülmelidir. Kara’yı yine İstanbul’da yayımlanan Efendisiz takip
etmiştir; bu dergi de, 1988-1989 arasında ancak altı sayı yayımlanabilmiştir.
1992’de İzmir’de
yayımlanmaya başlanan Amargi dergisi ise, anti-militarizme odaklanan bir
perspektifle 1994 yılına kadar (13 sayı) yayınlarını sürdürmüştür. Aynı yıl
Antalya’da basılmaya başlanan Coelacanth dergisi, yayınlarını bir yıl sonra
bitirirken, 1992 yılının sonunda İstanbul’da en uzun soluklu anarşist dergilerden
birisi olan Ateş Hırsızı çıkmaya başlamıştır. Toplumsal devrimci anarşizmden
ilkelci-bireyci bir çizgiye doğru evrilen Ateş Hırsızı, çok-dilli yayınlarına
1999 yılında çıkan 10. sayısı ile son vermiştir.
İlk sayısı 1994
Mayısı’nda Ankara’da yayımlanan Apolitika, anarşistlerin ilk “platform” dergisi
olarak değerlendirilebilir. İkinci sayıdan itibaren İstanbul’a taşınan teorik
tartışmalar odaklı derginin, 7. (ve son) sayısı 1997 sonunda yayımlanmıştır.
Apolitika’nın boşluğunun, Mart 2001’de yayınlanmaya başlanan Kara MecmuA’ya
kadar tam olarak doldurulamadığı söylenebilir. Küreselleşme karşıtı mücadelenin
yaygınlaşmasıyla birlikte, 2000’lerin başından itibaren hissedilir biçimde
yükselen anarşist hareket içindeki çeşitli eğilimleri yansıtan Kara MecmuA,
Mayıs 2006’da çıkan 11. sayıdan sonra yayınını sonlandırmıştır.
1990’ların
sonlarından itibaren ise, İstanbul merkezli bir grup, gençlik radikalizmine
dayalı bir çizgide çıkarmaya başladıkları çeşitli yayınlarla sesini duyurmaya
çalışmıştır. Kasım 1999’de birinci, Mayıs 2000’de ikinci sayısı yayımlanan
Anarşi’nin dışında, 15 Şubat 1999’dan itibaren yayımlanmaya başlayan
Efendisizler’de de, (özellikle ilk birkaç sayısından sonra) büyük ölçüde bu
grubun etkisi hissedilmektedir. 2000 yılı sonlarına kadar 14 sayı yayımlanan
Efendisizler’de anarşist aktivizme odaklı anti-kapitalist bir perspektif göze
çarpmaktadır. Nisan 2002 ile 1 Ocak 2006 arasında toplam 68 sayı yayımlanmış
olan Özgür Hayat gazetesi de aynı çizginin devamıdır ve en çok sayıda basılan
Türkçe anarşist basılı yayın olma niteliğini taşımaktadır. On-beşer günlük
periyotlarda yayımlanan Özgür Hayat, küresel kapitalizm karşıtı mücadeleye
eko-anarşist bir çerçeveden yaklaşmaktadır. Birçok anarşist ve anti-otoriter
çevrenin, 2001 Şubat ayında gerçekleşen bir şiddet olayı nedeniyle, sözü edilen
grupla iletişimi kestiğini vurgulamak gerekir.
1996’dan sonra,
anarşizme entelektüel-teorik eksenden yaklaşan bir kolektif, İstanbul’da, aynı
adı taşıyan (Karaşın) dergileriyle ortaya çıkmıştır. İki sayı yayımlanan
dergiyi 1998-1999’da üç sayı çıkan Gazete Karaşın takip etmiştir. Aynı yıllarda
klasik anarşist metinlerin fotokopi-betiklerini çoğaltan kolektif, 2004’ün
Kasım ayında oldukça zengin bir akademik-teorik içeriğe sahip olan Siyahi
dergisini çıkarmaya başlamıştır. Güncel anarşist siyaset-felsefesi ve modernizm
karşıtı özgürlükçü yaklaşımlar üzerinde duran Siyahi 9. sayısını 2007 yazında
yayımlamıştır. Benzeri özgürlükçü-entelektüel bir çizgide, 2007’de Ankara’da
çıkmaya başlayan tesmeralsekdiz dergisinin 4. sayısı ise 2009 Mayısı’nda
basılmıştır.
Anarşist/anti-otoriter
sanat ve kültüre odaklanan yayınların geçmişi, ilk anarşist dergi Kara’nın
kapanmasından sonra iki sayı yayımlanan Kara Sanat dergisine kadar uzanmaktadır.
Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren, aralarında Varlık ve Kavram Karmaşa
dergilerinin de olduğu çeşitli yayınlarda yazı ve şiirleri yayımlanan
anarşist/anti-otoriter yazarların yeniden bir araya gelişi, Mayıs 2003’te ilk
sayısı yayımlanan İmlasız ile gerçekleşmiştir. Kayseri’de basılan dergi, Temmuz
2004’de yayımlanan sekizinci sayısından sonra kapanırken, yerini Kasım 2004’te
tek sayı çıkan Post-İmlasız’a bırakmıştır. Aynı çizgiyi izleyen Bireylikler’in,
Mart 2010’da yayımlanan 31. sayısıyla kanıtlandığı şekilde, başarılı bir
süreklilik yakaladığı görülmektedir.
Sınıf hareketi ve
emek mücadelesi merkezli bir perspektifi benimseyen anarşistlerin 1990’lı
yılların sonları ve 2000’li yılların başlarından itibaren yayın faaliyetlerini
yoğunlaştırdığı görülmektedir. Bu anlamda ilk derginin, solun devrimci geleneği
ile anarşizmi harmanlama çabasıyla, 1990’ların sonlarında Ankara’da 4 sayı
yayımlanan Anarşi dergisi olduğu söylenebilir. Ardından gelen ilk özgürlükçü
komünist yayın, İstanbul’da Nisan 2004’te yalnızca tek sayı yayımlanan Liberter
dergisidir. Aynı kentte Mayıs 2005 ile Ekim 2006 arasında 5 sayı çıkan Kara
Kızıl Notlar dergisi anarko-komünizm alanındaki teorik boşluğu doldurma
işlevini üstlenmiştir. 2007 başında çıkmaya başlayan aylık dergi Mülksüzler
ise, özgürlükçü komünistler dışında bağımsız bir sınıf hareketinden yana olan
aktivistlerin katılımıyla emek mücadelelerine odaklanmıştır. Mülksüzler, 2007
yılının Ekim ayında çıkan dokuzuncu sayısından sonra yayınlarına son vermiştir.
Ankara’daki süreç ise, ilk sayısı 2005 sonunda yayımlanan ve 3 sayı çıkan
Proleter Teori A dergisi ile devam etmiştir. Mayıs 2009 tarihli birinci
sayısından sonra, 2009 Sonbaharı’nda ikinci sayısı çıkan Emeğin Özgürlüğü de
Ankara’da basılmaktadır.
Ekolojist-yeşil yaklaşımlarla
anarşizm arasında bağlantı kuranların çıkardığı yayınların geçmişi ise,
1990’ların sonlarına uzanmaktadır. 1999’dan itibaren 3 sayı çıkan Kara Toprak
gazetesinin ardından, 2000’de tek sayı çıkan Vejetaryen’i takip eden
Vegananarşi 2003’e kadar 5 sayı yayımlanmıştır. 2’şer sayı çıkan Yabanıl ve
Vahşiye Dönüş, tek sayı çıkan Son Durak vb. fanzinler de, anarşizmle ilkelci
düşünceyi birlikte ele alan yaklaşımların ürünü olarak değerlendirilebilir.
Uygarlığa Karşı Vahşinin Günlüğü adıyla 2004’ten itibaren haftalık yayınlanan
bülten ise 2005’teki 53. sayısı ile yayınını sonlandırmıştır. Öte yandan,
Bookchinci “toplumsal/sosyal ekoloji” düşüncesinin yansıması olarak sunulan
özgürlükçü görüşler, Bahar 2002’den Yaz 2007’ye kadar 6 sayı yayımlanan Toplumsal
Ekoloji dergisinde teorik zeminde ifade edilmiştir. 2003 yılından itibaren
yayımlanmaya başlanan kitap formatındaki Üç Ekoloji dergisinin ise, “Yeşiller”e
daha yakın durmakla birlikte, özgürlükçü/anti-otoriter düşünce bağlamında da
önemli bir zemin yarattığı söylenebilir.
Özgürlükçü
yaklaşımların ifadesini bulduğu bir başka alan, Negri’nin geliştirdiği
görüşlerin etrafında şekillenen ve “otonom Marksizm” olarak nitelendirilen
küresel kapitalizm karşıtı eleştiri geleneği olmuştur. Bu görüşlerin ifadesini
bulduğu ilk yayın, 2002 sonundan 2010 Nisan ayına kadar 21 sayı çıkan Otonom
dergisidir. Aynı sürece paralel olarak, 2002’den bu yana onlarca kitaptan
oluşan bir yayın külliyatı ortaya koyan Otonom Yayıncılık ve Şubat 2004’ten
itibaren 2007 sonuna kadar 7 sayı yayımlanan Conatus Çeviri Dergisi de bu
hareketin ürünleridir.
Anarşist/anti-otoriter
düşüncenin önemli bileşenlerinden birisi olan cinsiyetçilik karşıtlığı da
çeşitli bağımsız yayınların ortaya çıkışında dikkate değer bir rol oynamıştır.
Bu anlamda öncelikle eşcinsel hareketin ilk ve en uzun soluklu yayını olan Kaos
GL dergisini anmak gerekir. 1994 Eylül ayından itibaren kesintisiz her ay
yayımlanan Kaos GL, başlangıçtaki “kayıtsız”, anti-otoriter formatından 1999
sonlarında “yasal” formata geçmesi ve eşcinsel hareketin de yaygınlaşmasıyla
birlikte yavaş yavaş uzaklaşırken, sürekli yayın niteliğini halen korumaktadır.
Aynı grubun 2001’de üç sayı çıkardığı Parmak gazetesini de bu kapsamda
değerlendirmek gerekir. Eşcinsel hareketinin özgürlükçü yayınları dışında, az
sayıda anarka-feminist yayın da bulunmaktadır. Bunlar arasında, 1990’lı
yılların sonlarında Ankara’da iki sayı yayımlanan Dokunduran Çüksüzler ile bir
diğer fanzin Benzine’yi anmak gerekir.
Anti-militarizm
de, Türkiye’deki anarşist/anti-otoriter hareketin temel eksenlerinden birisini
oluşturmaktadır. Bu bağlamda birkaç yayından söz edilebilir: 1990’lı yılların
başında İzmir’de basılan Amargi’nin dışında, 2000-2003 arasında Ankara’da 7
sayı yayımlanan Oldsletter ile ağırlıklı olarak anti-militarizm ve vicdani red
konularının işlendiği 1998’den sonra İstanbul’da 3 sayı yayımlanan Nisyan
dergisi.
Anarşist/anti-otoriter
yayınların önemli bir bölümü İstanbul’da çıkartılmakla birlikte, başta Ankara
ve İzmir olmak üzere çeşitli kentlerde yayımlanan çok sayıda dergi ve fanzinin
olduğunu vurgulamak gerekir. Bunlardan Ankara’da yayımlananlar arasında,
2000’li yılların başında 3 sayı çıkan An Kara Fanzin, birer sayı yayımlanan
İnat ve İsimsiz dergileri ve hAber isimli anarşist bülten sayılabilir. 2008’in
Ocak ayında yayımlanmaya başlanıp aynı yılın Aralık ayına kadar 7 sayı çıkan
aylık Ahali gazetesi ise, Ankara’da çıkartılan en uzun soluklu
anarşist/anti-otoriter yayın unvanını Oldsletter’la paylaşmaktadır. Bu kentteki
anarko-fanzin kültürü esasen çok daha gerilere uzanmaktadır; 1990’ların ikinci
yarısında çıkan Provokatör dışında, kAtrAn, Şeker-Deterjan-Çaput-Şişe
isimleriyle devam eden fanzin dizisi bu kapsamda sayılabilir. Ankara’nın yanı
sıra, İzmir de zengin bir yayıncılık geçmişine sahiptir. 2000’li yılların
başında A4 Asimetri Yeraltı Yayın adıyla pek çok anarşist klasik metin
“kitapçık” formatında basılırken, 2004 başından itibaren 14 sayı çıkan anarşist
bülten Anarşizmir’in yanı sıra, Afanzin, İçtepi, Karakuşi, Kara Cüce vb. çok
sayıda dergi ve fanzini anmak gerekir. Anadolu’nun çeşitli kentleri de anarşist
fanzin yayıncılığı açısından oldukça faaldir: Konya’da 1990’lı yılların
ortalarında çıkartılan Dış Mihrak, Malatya’da 2002’den sonra 3 sayı çıkan Özgür
KarArt, 2003’te Çorlu’dan yayımlanan Çorlu’dA, Biga’da çıkan Acunsal Titreşim
akla gelenlerden yalnızca birkaçıdır.
Kuşkusuz, burada
adı anıl(a)mayan fanzin, dergi, gazete vb. pek çok başka anarşist/anti-otoriter
yayın olduğunu belirtmek gerekir. Özellikle İstanbul’da basılan bu yayınlar
arasında, Kara Gazete, OtonomX, Sert İtham, Kontra Atak, Virüs, Uçurum, Yangın,
Nebula, Afutbol, Lafanzin, Underground Poetix sayılabilir. Güncel yayınlar
arasında ise, ilk sayısı 2009 yazında, ikinci sayısı ise 2009 Aralık ayı
sonunda basılan, haber, yorum ve tartışma dergisi Asiye göze çarpmaktadır.
İnternet
İnternet üzerinden
yapılan yayıncılık ve haber faaliyetleri, Türkiye’deki anarşist/anti-otoriter
harekette önemli bir yer tutmaktadır. İnternetin yaygınlaşmaya başladığı
1990’lı yılların ikinci yarısından sonra, gerek e-mail grupları, gerek haber ve
forum siteleri anarşistlerin sıklıkla kullandığı iletişim araçları arasına
girmiştir. Çeşitli grup ve örgütlenmelerin yanında, çoğu dergi, fanzin ve
gazetenin kendi internet sitesi bulunmaktadır. Ancak ne yazık ki bu sitelerin
çoğu, söz konusu yayın veya örgütlenme faal olduğu sürece varlıklarını
koruyabilmiştir.
Anarşist haber
siteleri (ve aynı zamanda anarşist yayınlar) arasında en uzun soluklu olanı,
2000 yılı Mart ayından beri faaliyet gösteren A-infos Türkçe haber servisidir:
http://www.ainfos.ca/tr Türkiye’deki anarşist etkinlikler, haberler ve
makalelerin dışında, çeşitli dillerden haber çevirileri de yayımlayan
A-infos’un, bu topraklardaki anarşist/anti-otoriter hareketin aynası olduğu
söylenebilir.
Küreselleşme
karşıtı eylemlerin gelişimine paralel olarak, bağımsız bir alternatif
haber/duyuru ağı olarak ortaya çıkan Indymedia’nın İstanbul kolu İstanbul
Indymedia - http://istanbul.indymedia.org, 2003’te ağırlıklı olarak
anti-otoriterlerin oluşturduğu bir grup tarafından kurulmuştur. Sağ-kolonu
haber ve duyurulara ayrılan site, muhalif örgütlenmelerin açık iletişim
platformu olarak önemli bir işlev görmektedir.
Anti-militarist
yayıncılık alanındaki önemli bir boşluk, elektronik alada uzun zamandır faal
olan Savaşkarşıtları - http://www.savaskarsitlari.org sitesi tarafından
doldurulmaktadır. Ağırlıklı olarak vicdani ret haber ve duyurularına yer veren
site, anti-militarist/vicdani ret hareketinin kapsamlı bir kronolojisini
içermektedir.
Anarşist/anti-otoriter
teorik metin arşivlerinin derlendiği dikkat çekici birkaç siteden daha söz
etmek yerinde olacaktır. Bu anlamda, kolektif bir emeğin ürünü olan Anarsi.org
- http://www.anarsi.org sitesi, son yıllarda pek fazla güncellenmese de, “Tarihte
Bugün” bölümü ve geniş arşivi ile göze çarpmaktadır. Çoğu kendi imzasını
taşıyan, çok geniş bir çeviri-makale arşivine sahip olan Anarşist Bakış sitesi
ise, bir süredir internet erişimini yitirmiş olsa da, basılı ve elektronik
ortamdaki çok sayıda yayına teorik malzeme sağlamıştır. Eski anarşist
dergilerin bir kısmını bir araya getiren Anarsi.net sitesi, 2006 yılında
açıldıktan bir süre sonra yayınlarını sonlandırmıştır. Otonomcu Marksist
kuramın teorik tartışmalarını içeren kapsamlı bir arşivi olan Körotonomedya -
http://www.korotonomedya.net da önemli sitelerden birisidir.
Forum sayfaları,
zaman zaman dozu kaçan tartışmalara sahne olmakla birlikte, iletişim ve deneyim
paylaşımı anlamında önemli bir boşluğu doldurmuştur. Farklı sunucular üzerinden
2000’li yılların başından beri yayın yapan Aforum (eski adıyla Anarşi Forum),
oldukça uzun süreden beri anti-otoriterler ve bağımsız/özgürlükçü sosyalistler
arasında açık bir tartışma alanı oluşturan Sanal Molotof Mesaj Panosu,
özellikle 2000’li yılların ilk yarısında yoğun tartışmalara sahne olan Kara
MecmuA Mesaj Panosu ve anarko-komünistlerin tanışma-iletişim alanı Kara Kızıl
Forum akla gelen başlıca forum siteleri arasındadır.
Yalnızca
elektronik ortamdan takip edilebilen birkaç anarşist yayın da bulunmaktadır.
Bunlar arasında 2006 sonu ile 2007 başı arasında 3 sayı yayımlanan, E-dergi PAN
ile 2004 – 2007 arasında 13 sayı çıkan Koyaanisqatsi fanzin sayılabilir. İlk
sayısı 2008 Aralık’ta çıkan, çeviri ağırlıklı Sanal Teorik E-dergi’nin 5.
sayısının yakında çıkması beklenmektedir: http://www.sanalteori.net/
İnternet üzerinden
radyo yayıncılığı da, Türkiye’deki anarşistlerin ilgi alanları arasındadır.
Deneme yayınlarına 2005 yılında başlayan Mülksüzler Radyo deneyimi sonlandıktan
sonra, 2009 yazından itibaren yayın yapmaya başlayan Anarşi Radyo kesintili de
olsa faaliyetlerini sürdürmektedir: http://anarsiradyo.org
Teşekkür
Eren Barış, Kürşad
Kızıltuğ, Süreyyya Evren, Gün Zileli, Emine Özkaya, Ali Erol ve Halim Şafak,
yazdıklarıyla, söyledikleriyle bu makalenin şekillenmesine fazlasıyla katkıda
bulundular. Öte yandan, burada anlatılmaya çalışılan “öykü”, en az onlar kadar,
İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Kayseri, Malatya, Sivas, Tekirdağ, Adana,
Mersin, Uşak vb. kent ve kasabalardaki anarşist/anti-otoriter birey ve
kolektiflerin yaşamöyküsünü içeriyor; onlar da büyük bir “teşekkür”ü hak
ediyorlar.
Bitirirken
Fark edileceği
üzere, bu makale, kapsamı itibariyle epeyce geniş bir alana yayılma
talihsizliğiyle karşı karşıyaydı. Bu nedenle, bilinçli-bilinçsiz burada ismi
anıl(a)mayan bütün yayın sahiplerinin “affına sığınıyorum”.
Umarım, bu görünür
ol(a)mayanı görünür kılmaya çabası, bu topraklarda hak ettiği karşılığı bulur.
(*) Bu yazı, 17
Nisan 2010 tarihli Birgün gazetesinin Pazar Eki'nin "Anti-Otoriter
Düşünce" üzerine hazırladığı dosyada kısaltılmış haliyle yayımlanmıştır.