Haftanın Raporu: İsrail saldırısı ve Doha Koalisyonu’nda kırılmaAlptekin Dursunoğlu
YDH- Bölgedeki
tepki düzeyi, İsrail’i yeni saldırılara cesaretlendirirken, Muaz el-Hatib’in
Şam’a diyalog eli uzatması, Münih’te ABD’den siyasi çözüme dümen kırma mesajı
aldığını gösteriyor.
YDH-Bölgedeki
tepki düzeyi, İsrail’i yeni saldırılara cesaretlendirirken, Muaz el-Hatib’in
Şam’a diyalog eli uzatması, Münih’te ABD’den siyasi çözüme dümen kırma mesajı
aldığını gösteriyor.
İsrail savaş
uçaklarının 30 Ocak’ta Suriye’ye ait Camraya bilimsel araştırma merkezini
bombalaması, geçtiğimiz haftanın en önemli bölgesel gelişmesi oldu.
Suriye’nin
saldırının Şam’daki bilimsel araştırma merkezine yapıldığını açıklamasından
birkaç saat önce Batılı haber ajansları, İsrail savaş uçaklarının Lübnan Suriye
sınırının sıfır noktasında bir araç konvoyunu vurduğunu[1] duyurmuştu.
İsrailli bir
istihbarat yetkilisi ise Times gazetesine yaptığı açıklamada, Suriye’de
düzenlenen hava saldırısında, Lübnan’da Hizbullah’a uçaksavar füzeleri ve
insansız hava araçlarının GPS sistemlerini devre dışı bırakacak elektronik
sistemlerini taşıyan konvoyun vurulduğunu[2] öne sürmüştü.
Suriye
Genelkurmay Başkanlığı, konuyla ilgili açıklamasında araç konvoyuna saldırı
haberlerinin gerçek dışı olduğunu belirterek saldırıda sadece Camraya bilimsel
araştırma merkezinin hedef alındığını[3] açıkladı.
Nitekim
saldırının üstünden geçen zamana rağmen araç konvoyunun vurulduğu iddiasını
destekleyecek ve Suriye genelkurmay başkanlığının açıklamasını yalanlayacak bir
veri ortaya konmadı.
Saldırıyı resmi
düzeyde üstlenmeyen İsrail, Suriye’nin Lübnanlı müttefiklerine hassas bazı
silahları vermesine engel olunduğu imasında bulunmakla kalmadı, Suriye
sınırında bir tampon bölge yaratmak için yeni saldırılarda bulunabileceğinin
mesajını verdi.[4]
“İsrail’in Şam
Saldırısının Stratejik Hedefleri” başlıklı yazımda İsrail’in Şam’daki bilimsel
araştırma merkezine yönelik saldırısının, hedefin kendinden çok Suriye ve
bölgeye yönelik etkileri bakımından önemli olduğunu belirterek İsrail’in bu
saldırıyla şu muhtemel hedefleri gözettiğini belirtmiştim.
1- Suriye’deki her türlü değişimde en ciddiye
alınması gereken bölgesel aktörün kendisi olduğu mesajının verilmesi.
2- Şam’ın muhtemel bir dış müdahale karşısında ne
kadar korunaksız olduğunun Şam’a karşı güç birliği etmiş “Dostlara”
gösterilmesi.
3- Suriye’ye yönelik muhtemel bir dış müdahale
karşısında bölgenin ve Şam’ın müttefiklerinin tepkilerinin ölçülmesi.
4- Ülkenin artık korunaksız olduğu mesajının
verilerek Suriye Ordusunun kurumsal olarak saf değiştirmeye ikna edilmesi.
Uluslar arası tepkilerin niteliği
İsrail’i yeni saldırılar konusunda cesaretlendirdi
İsrail’in tampon
bölge ve yeni saldırı tehdidi, Camraya araştırma merkezine düzenlenen saldırıya
verilen uluslar arası tepkilerle doğrudan ilişkili olduğu ve bölgenin ve uluslar
arası toplumun saldırıyla ilgili tepki düzeyinin İsrail’i yeni saldırılar için
cesaretlendirdiği gözüküyor.
Zira, saldırıdan
hemen sonra Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Said Celili’yi Şam’a
göndererek Suriye’ye her türlü desteği vereceğini açıklayan[5] İran’dan başka
İsrail saldırısına karşı Suriye’ye destek açıklayan olmadı.
Rusya, “saldırı
bilgisinin doğrulanması halinde olayın bağımsız bir ülkeye saldırı anlamına
geleceğini” belirterek endişe belirtmekle yetindi.
Almanya, “Kendimiz
(doğrudan) bilgi sahibi olmadığımız, yaşananlarla ilgili güvenilir bilgi
almadığımız müddetçe hiçbir açıklama yapmayacağız” derken, İngiltere “ilave bir
bilgi olmadığını belirterek, Suriye krizinin büyük tehlikeler barındırdığını”
söyledi.
Türkiye dışişlerinden
yapılan açıklama ise Almanya ve İngiltere’nin açıklamalarının sentezi gibiydi.
Dışişleri
Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal “bu konuda kendilerine ulaşan resmi bir bilgi
olmadığını belirterek “Bu durum Suriye’deki durumun ne kadar karmaşık ne kadar kötü
ve uluslararası barışı da tehdit eder bir hale geldiğini bir kere daha
gösteriyor. Bu nedenle Suriye konusunun bir an önce her boyutuyla çözümlenmesi
gerektiğini düşünüyoruz”[6] şeklinde konuştu.
Bakanlığın
saldırıya ilişkin bu onay imasından sonra İsrail’in Suriye’ye saldırmasına
ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Suriye’yi;
Başbakan Erdoğan ise İran’ı suçlayan açıklamalarda bulundu.
“İsrail’in saldırısından Suriye
ve İran sorumlu”
İsrail’in
Suriye’ye düzenlediği hava saldırısı karşısında Şam’ın tavrını eleştiren
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Niye İsrail uçakları Esad’ın sarayının
üzerinden uçup ülkesinin onuruyla oynarken bir çakıl taşı bile atmıyor?”[7]
derken Başbakan Erdoğan “İsrail’in saldırısının İran’ın tavrıyla bağlantılı”[8]
olduğunu söyledi.
Saldırının
“Esed’le İsrail arasındaki anlaşmanın”[9] sonucu olduğunu ima eden Davutoğlu,
kendine özgü meşhur “sessiz kalmayız” klişesiyle “İsrail’in hiçbir Müslüman
ülkeye saldırısına kayıtsız ve tepkisiz kalamayız”[10] diyerek “kayıtsız ve
tepkisiz kalmamış” oldu.
Davutoğlu’nun
“tepkisiz ve kayıtsız kalamayız” iddiasını ispat delili de son derece ilginçti.
“Bizim zaten
hassasiyetimiz ortada. 2007’de İsrail uçakları Suriye’yi bombaladığında ilk
tepkiyi Türkiye verdi”[11] diyen Davutoğlu, o dönemde Suriye’yi bombalamaya
giderken Türk hava sahasını kullanan ve yakıt tanklarını da Hatay ve
Gaziantep’e atan İsrail uçaklarına ya da Mavi Marmara’da 9 Türk vatandaşını
öldüren İsrail askerlerine kendilerinin hangi büyüklükte bir çakıl taşı
attığını açıklamadı.
Sonuç itibariyle
Mısır’ın Sudan kıyaslaması üzerinden yaptığı zoraki kınama[12] bir kenara
bırakılacak olursa İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırısına kınamanın, İran,
Lübnan[13] ve Irak’la[14] sınırlı kalması, İsrail’i saldırıyı açıkça
üstlenme[15], yeni saldırılarda bulunma ve Suriye’de tampon bölge oluşturma
konusunda cesaretlendirdiği görülüyor.
Ulusal Koalisyon ve Muaz el-Hatib
çatlağı
Körfez
ülkelerinin Suriye’deki yıpratma savaşının Şam yönetimine diz çöktüreceği
beklentisinin boşa çıkmaya başlaması[16] ve sahadaki inisiyatifi cihatçı
grupların ele geçirmesinin Batılıları tedirgin etmeye başlaması, savaş yoluyla
bir sonuca varılamayacağı yönündeki kanaati güçlendiriyor.
Amerikan
yönetimi henüz Rusya ile Cenevre bildirisine dayalı bir siyasi çözüme hazır
olduğunu açıkça ortaya koymasa da kabine değişikliği sonrasında bu yönde adım
atabileceğinin işaretlerini veriyor.[17]
Amerikan müdahalesiyle
yeniden örgütlenen ve Amerikan müdahalesiyle geçiş hükümeti kurmayı
erteleyen[18] koalisyonun başkanı Muaz el-Hatib’in içeriden gelen baskılar
sebebiyle çark etse[19] de siyasi çözüm yönünde dümen kırması,[20] Moskova ve
Tahran’la görüşmemeyi adeta bir kırmızıçizgi olarak tanımlayan Koalisyon’un
başkanı sıfatıyla Rusya[21] ve İran[22]
dışişleri bakanlarıyla görüşmesi, kendilerine iktidar vaat eden
“Dostlar”dan[23] umut kesmeye başladıklarını gösteriyor.
Nusra
Cephesi’nin sahadaki gücünden çekinen Koalisyon bağlantılı silahlı gruplar
Batılıların “Nusra Cephesi’nden kurtulun”[24] uyarısına olumsuz cevap vermek
zorunda kalsa da cihatçılar, yönetimin devrilmesinden sonra Özgür Suriye Ordusu
ile çatışacaklarını gizlemiyorlar.[25]
Batılılara,
sürdürdükleri vekalet savaşının kontrolden çıkacağı mesajını veren bu durum,
ABD’yi muhtemelen kabine değişikliği sürecinin tamamlanmasının ardından siyasi
çözüm odaklı bir formüle yöneltebilir.
Koalisyon
içindeki tüm itirazlara rağmen Muaz el-Hatib’in hem de el-Cezire üzerinden
Şam’a diyalog eli uzatması[26], Münih’te görüştüğü Amerikan Başkan Yardımcısı
Joe Biden’den bu mesajı aldığını gösteriyor.
[1]http://www.ydh.com.tr/HD11422_israil-ucaklari-lubnanda-bir-arac-konvoyunu-vurdu.html
[2]http://t24.com.tr/haber/israilin-suriyede-vurdugu-konvoy-ne-tasiyordu/222728
[3]http://www.ydh.com.tr/HD11425_suriye-genelkurmay-baskanligindan-saldiriyla-ilgili-aciklama.html
[4]http://www.haberturk.com/dunya/haber/817127-israilden-suriyeye-tampon-hazirligi
[5]http://www.ydh.com.tr/HD11441_celili—suriyeden-hicbir-destegi-esirgemeyecegiz.html
[6]http://www.trtturk.com.tr/haber/israil-sessiz-rusya-ve-iran-tepkili.html
[7]http://www.ntvmsnbc.com/id/25418912
[8]http://www.zaman.com.tr/politika_erdogan-israilin-suriye-saldirisi-iranin-tavriyla-baglantili_2049151.html
[9]http://www.hurriyet.com.tr/planet/22503278.asp
[10]http://www.hurriyet.com.tr/planet/22503278.asp
[11]http://haber.gazetevatan.com/sert-uyari-cakil-tasi-bile-atmiyor/511065/1/G%C3%BCndem
[12]http://www.ydh.com.tr/HD11430_kahireden-kinama-ankaradan-ortulu-onay.html
[13]http://www.ydh.com.tr/HD11426_lubnandan-araplara-israil-saldirisi-icin-cagri.html
[14]http://www.ydh.com.tr/HD11440_malki—turkiye-israilin-cikarlarini-koruyor.html
[15]http://haber.gazetevatan.com/suriyeyi-biz-vurduk/511462/30/D%C3%BCnya
[16]http://www.ydh.com.tr/HD11391_fransa—esedin-devrilecegine-dair-hicbir-belirti-yok.html
[17]http://www.ydh.com.tr/HD11394_kerry—rusyayi-dinlemek-istiyoruz.html
[18]http://www.ydh.com.tr/HD11385_ford—gecis-hukumeti-aceleye-getirilmemeli.html
[19]http://www.ydh.com.tr/HD11423_muaz-el-hatib—kisisel-gorusumu-soyledim.html
[20]http://www.ydh.com.tr/HD11421_muaz-el-hatib—esed-in-temsilcisiyle-gorusmeye-hazirim.html
[21]http://www.hurriyet.com.tr/planet/22511052.asp
[22]http://fa.alalam.ir/news/1442536
[23]http://www.aa.com.tr/tr/dunya/126989--vaat-dinlemekten-biktik
[24]http://www.ydh.com.tr/HD11416_batililardan-osoya-nusradan-kurtulun-cagrisi.html
[25]http://www.ydh.com.tr/HD11439_ebu-seyyaf—esed-devrilirse-cihatcilarla-oso-catisir.html
[26]http://www.ydh.com.tr/HD11449_muaz-el-hatib—diyalog-icin-elimizi-uzatiyoruz.html