Sunday, September 9, 2012

Benim versiyonum: İngiliz Dili ve Edebiyatı okumak

Cansu Yıldırım'ın "İngiliz Dili ve Edebiyatı okumak ne demektir?" başlıklı yazısından ilham alan yazılar çoğalmaya başladı. Hozep Santuryas'ın yorumu da bunlardan biri.
İngiliz Dili ve Edebiyatı okumak, tabula rasa muamelesi görmektir; Adem ve Havva’nın cennetten kovuluşu gibi dramatik, mitolojik, patolojik bir senaryonun Avrupa tarihini, parlamentolarını, mezhep farklılıklarını, cinselliği sarsmış olduğunu bir an önce kabul etmek zorunda kalmaktır. Antik Yunan’dan beri aynı şeylere gülüp ağladığımızı, sadece tarihin değişik dönemlerinde teknolojinin de yardımıyla bunların sunum şeklinin değişebileceğini kavramaktır; hem sonra gerçek kahramanın prens mi soytarı mı olduğunu tam bilememektir -ki mezuniyete hazırlık niteliği taşır. Bilekteki kurdele ve yakadaki gülhatminin, sonra belki duvardaki armanın giz çözen yanlarına aşina olmaktır. Liyakat madalyasının da tenekecinin eserinin de yeri geldiğinde toplumları sarsabileceğini duymak, sınavda işbu meselelerden sorumlu olmaktır. Belki siyah-beyaz bir sinema uyarlamasına gönderme yapan soruyu kotaramayıp 30 puandan olmaktır evet, ama üstelik zamanı gelince işin cız noktasını sokaktaki adamdan daha iyi anlamaktır ve fakat üşenmeyip olanı biteni anlatmaya da kalkmışsanız vay halinize!
Zamanın Ruhu, 7 kuşak öncemizin Britanyası ile örtüşüyor. İşte tam da bu yüzden referandumlar, kutuplaşma illeti ve baskı konusunda bu kadar keskin saptamalara sahibim. Yoksa müneccim olduğumdan değil!” diye uzun uzadıya haykırmak ve yine de engizisyon mağduru olmaktır. “Frenkçe” konuşabildiğin, yazabildiğin içinse mağduriyeti asla tatmamış ve tatmayacak olan kaymak tabakaya mensup zannedilmektir.En önemlisi de -pahada demeyeceğim ama- getiride hafif, yükte ağır bir unvan olan filolog sözcüğüne halel getirmeden yaşamaktır ki müstehzi bir tonda kullanacağım “Modern Zamanlar” dinamikleri içinde bu öyle pek de kolay bir iş değildir. Mesela İngilizce bile olmayan şu dizeleri soluk alıp vermek kadar istemsizce ilkeleştirmek ve elbette bedelini ödemektir: 
Asıl Adalet
insanlarda tek sıcak kanun 
üzümden şarap yapmaları 
kömürden ateş yapmaları 
öpücüklerden insan yapmalarıdır 
insanlarda tek zorlu kanun 
savaşlarda yoksulluğa karşı 
kendilerini ayakta tutmaları 
ölüme karşı yaşamalarıdır 
insanlarda tek güzel kanun 
suyu ışık yapmaları 
düşü gerçek yapmaları 
düşmanı kardeş yapmalarıdır 
hep var olan kanunlardır bunlar 
bir çocuğun tâ yüreğinden başlar 
yayılır, genişler, uzar gider 
tâ akla kadar
Paul Eluard